“Sanat insanlığın var
oluşu ile başlar”
İnsanlığın çıkışından günümüze değin hangi bin
yılda ya da çağda olursa olsun o günün koşullarını en iyi ifade eden ve
günümüze aktaran en önemli unsur Sanat’tır. Belki sanatın görevini yazının
bulunması ve kullanılması devralmış olsa da görsel olarak sanat hala her
yüzyılı ifadelendirmektedir.
Mağara duvarlarında masumane tavrı ile ortaya
çıkan sanat bir çocuğun gelişimi gibi binlerce yıl süren emekleme sürecinden
sonra Rönesans’la birlikte ayağa kalkmış ve günümüze değin koşar adımla
ilerlemiştir. Bir dönem dinsel anlatılara daha sonrada aristokrasiye hizmet etmiş
olan sanat, zaman ilerledikçe kendine has kimliğini edinmeye başlayarak bilimle
yan yana yürümüştür. Sanattaki en teknik bilimsellik olan resim yüzeyinde
figürün dağılımı hususunda en doğru yerleştirmenin yapılabileceği perspektifte
bunlardan biridir.
Sanatın ustaları sayesinde Yüksek Rönesans’a
kadar resim yüzeyindeki bütün bilimsellikler tamamlanmıştı. Bu dönemden sonra
gelen sanatçılar artık bilimsellik kurallarına başkaldırmaya başlamıştılar.
Sanat eserinin konusunu sadece toplumsal olayların yanı sıra sanatçının iç
dünyası da belirlemeye başlıyordu. Artık sanatçı bilimsel perspektifin
kurallarını fazla önemsemiyor tuval yüzeyine figürlerini özgürce yerleştiriyor
ve kendince kurallar oluşturuyordu.
Bu çalışmada figürün resim sanatında tablo içerisindeki
seyri ele alınmıştır. Figürler iki boyutlu düzlemdeki yeri Yüksek Rönesans’ta
neredeydi günümüz sanatında nerede olduğudur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Araştırma |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2019 |
Submission Date | June 19, 2019 |
Acceptance Date | June 29, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 12 Issue: 1 |