Bu araştırmanın amacı, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Necmettin Erbakan’ın rolünü belirlemektir. Bununla birlikte, Erbakan’ın liderliğini yaptığı MNP Programı’nda dış siyasetle ilgili kısmında Kıbrıs meselesi üzerinde durulmamış ve MNP’nin yerine kurulan MSP Pogramı’nda da Kıbrıs’a yer verilmemiştir. MSP, 1973 seçimlerinde 48 milletvekili ile Meclise girmiştir. Daha sonra CHP-MSP Hükûmetinde koalisyon ortağı olmuştur. Erbakan, partisinin Kıbrıs ile ilgili bir görüşü olmamasından dolayı CHP’nin 1973 seçim bildirgesinde yer alan “Kıbrıs sorunu için Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin yararına ve bölge barışına en uygun çözümün, Kıbrıs’ı bağımsız federatif devlet statüsüne kavuşturmak olduğuna inanıyoruz. Bu federatif devlette, Türkler devlet yönetimine eşit egemenlik hakları ile katılacaklardır. Kıbrıs Türklerinin toprak mülkiyetleri ve ekonomik gelişme olanakları teminat altına alınacaktır.” görüşünü kabul etmiş, böylece bu görüş Koalisyon Hükûmeti Protokolü’nün 108. maddesini teşkil etmiştir. İlk başlarda kendisinin ve partisinin Kıbrıs ile ilgili ciddi fikirleri olmasa da 15 Temmuz 1974’teki Yunan Cunta darbesinin ardından Ecevit Hükûmetinin Kıbrıs konusunda daha etkin bir politika izlemesini teşvik etmiştir. Böylelikle MSP, Kıbrıs’a Barış Harekâtı’nın düzenlenmesinin itici gücü olmuştur. Kıbrıs’taki Türk Barış Harekâtı’nın durdurulmasını isteyen BM Güvenlik Kurulu’nun 353 sayılı kararının aksine Erbakan ve MSP’li bakanlar, harekâtın amacına ulaşana kadar devam ettirilmesini savunmuştur. Erbakan, ateşkesten sonra düzenlenen barış konferansı toplantılarını “zaman kaybı” olarak değerlendirirken zaman, onu haklı çıkarmıştır. Nitekim bu gerçeğin görülmesi üzerine 14 Ağustos’ta “İkinci Barış Harekâtı” yapılmış ve Magusa-Lefkoşa-Lefke-Erenköy çizgisine ulaşılmıştır. Erbakan, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başlaması ile Koalisyon Hükûmetinin kuruluş protokolündeki “Bağımsız Federatif Devlet” anlayışı yerine “Taksim” tezini benimsemiştir. CHP’li ortaklarının parti programlarında ve hükûmet protokolündeki “Bağımsız Federatif Devlet” modelinde ısrar etmeleri üzerine her iki tarafı birleştiren bir çözüm olarak “Coğrafi Taksimatlı Federatif Devlet” modelinde anlaşılmıştır. Ancak barış harekâtı sonrasında koalisyon ortakları arasındaki görüş farklılıkları artmış, Kıbrıs kazanımını siyasi prime dönüştürmek isteyen Ecevit’in erken seçime gitme ısrarı üzerine koalisyon hükûmeti dağılmıştır. Fakat hem o süreçte hem de sonrasında Kıbrıs meselesinde Ecevit’in mi, yoksa Erbakan’ın mı rolünün daha büyük ve etkili olduğu tartışması hem basında hem kamuoyunda hem de siyasi mahfillerde yapılmaya devam etmiştir.
This study aims to examine Necmettin Erbakan’s position and role in the Cyprus Peace Campaign. The establishment protocol of the coalition government founded by the RRP and the NSP in 1974 included an article shaped by the idea of foreseeing the governance of Cyprus. Though this policy was proposed by the RPP, Erbakan and his party adopted it too. “We believe that the most appropriate solution for the Cyprus problem for the benefit of Turkey and the Turkish Cypriots and for the peace of the region is to restore Cyprus to the status of an independent Federative state. In this Federative state, the Turks will participate in the state administration with equal sovereign rights. The land ownership and economic development opportunities of the Turkish Cypriots will be guaranteed.” Thus, this opinion constituted Article 108 of the Coalition Government Protocol. Erbakan and his party did not have any serious foresight on Cyprus Issue initially, but they encouraged Ecevit’s goverment to operate an influential policy after the Coup supported by the Greece on July the 15th 1974 in Cyprus. By means of this, the NSP became the driving force of the Cyprus Campaign. Opposing the UN’s declaration stating that Turkey should stop the operation in Cyprus, Erbakan and his party supported the campaign until it reached its definitive purpose. He thought that the talks and conferences all held for peace after the armistice are just ‘waste of time’ and this view had been proven shortly after the campaign. Indeed, the second campaign was operated in August the 14th and the Turkish rule was reached to the Magusa-Nicosia-Lefke-Erenköy line. After the commence of the Cyprus Peace Campaign, Erbakan adopted the thesis of ‘Shareout’ instead of ‘Independent Federate State/Government’. However, the RRP insisted on the independent federate state model and this led both parties to compromise and then agree on a solution that assmbly these two ideas within one pot: the thesis of the ‘Federative Government based on Geographical Shareout’. The dissidence between the coalition partners increased after the campaign and the government was broken up when Prime Minister Ecevit, decided to go to the polls when he had popular support gained through the campaign. Nevertheless, the controversies some of which indicating that Ecevit was the most influential figure in the campaign and the orhers higlihting Erbakan’s place in it have been continuing in the Turkish public as well as in the media and political circles.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | April 26, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |