Kelâmcılar, sekizinci yüzyılın sonlarından itibaren fiziksel evrenle daha fazla ilgilenmişler ve daha önce gündemlerinde olmayan cisim, hareket, durağanlık ve değişim gibi konularda teoriler ortaya koymuşlardır. Kelâm ekollerinin fizik yaklaşımları birbirlerinden farklı olduğu gibi farklı dönemlerdeki fizik hakkında düşünme tarzları da farklıdır. Bu çalışmanın amacı kelâmcıların fiziksel evrene yaklaşımlarını tespit etmektir. Bu bağlamda, kelâmcıların beş farklı yaklaşımının olduğu söylenebilir. Bunlardan birincisi araz taraftarlarıdır. Evrenin arazlardan meydana geldiğini savunan bu yaklaşım cisimlerin bütünlüklü yapılar olarak görülmesinin zihnimizin eseri olduğunu savunur. İkincisi tabiatçı kelâmcılardır. Nazzâm, Câhız ve Sümâme bu yaklaşımı savunan kelâmcılardır. Onların ortak özelliği cisimlerin tabiatlarını kabul etmeleridir. Bu yaklaşıma göre cisimler başka bir müdahaleye gerek kalmaksızın tabiatlarına uygun bir şekilde davranmak zorundadır. Nazzâm, bu yaklaşıma uygun bir teori geliştirmiş ve teorisini tecrübelerle desteklemeye çalışmıştır. Atomculuğu reddeden Nazzâm cisimlerin karşıt bileşenlerden oluştuğunu ve onların sürekli hareket halinde olmalarını sağlayan iç dinamizme sahip olduklarını ısrarla söyler. Câhız ise hayvanların doğasını ve hareketlerini öğrenmek için çokça gözlem yapmanın yanı sıra birtakım deneyler yapmıştır. Kelâmın fizikle ilgili üçüncü yaklaşımın sahipleri ise atomcu kelâmcılardır. Atomculuk kelâmda en yaygın fizik yaklaşımıdır. Bu yaklaşıma göre cisimler sonsuza kadar bölünmez. Evren parçalanmayan parçacıklardan oluşur. Bu yaklaşım atomlar arasında boşlukların olduğunu ısrarla savunur. Bu düşüncelerini savunmak için birtakım örnekler veren atomcu kelâmcılar, cisimlerin tabiata sahip olduğunu kabul etmezler. Bunun yerine evreni açıklamak için itme gücü (i‘timâd) teorisini geliştirmişlerdir. Dördüncü yaklaşımın sahipleri ise hem atomcu hem tabiatçı kelâmcılardır. Ebu’l-Kâsım el-Ka‘bî’nin başını çektiği bu yaklaşım, evrenin atomlardan oluştuğunu ve her cismin bir tabiatının olduğunu savunur. Bu yaklaşım evrende boşluğun olmadığını söyler ve bu düşüncesini birçok tikel fenomeni izah ederek ispatlamaya çalışır. Beşinci yaklaşım ise Aristoteles’in dört neden nazariyesiyle fiziksel evreni değerlendiren kelâmcılardır. Gazâlî sonrasında Eş‘arî kelâmcılar, Aristoteles’in fiziğinin temelini teşkil eden dört neden nazariyesini kelâmî tezleriyle uyumlu hale getirmeye çalışmışlardır. Makalede bunu başarmak için ne tür yöntemlerin takip ettiği ele alınmaktadır.
Bu makale, 120K004 nolu “On Birinci ve On Üçüncü Yüzyıllar Arası İslam Düşüncesinde Fizik Teori Modelleri: Yöntem, Kuram ve Uygulama” isimli proje kapsamında TUBİTAK tarafından desteklenmiştir.
120K004
Since the end of the eighth century, Muslim theologians (mutakallimūn) have been more interested in the physical universe and have put forward theories on subjects such as matter, motion, stasis, and change that were not on their agenda before. As the approaches to physics of Kalām schools are different from each other, the way of thinking about physics in different periods is also different. This study aims to determine the approaches of Muslim theologians to the physical universe. In this context, it can be said that Muslim theologians have five different approaches. The first of these is the supporters of accidents. This approach, which argues that the universe consists of accidents, suggests that it is the work of our minds to see objects as integrated structures. The second is naturalist theologians such as al-Naẓẓām, al-Jāḥiẓ, and Thumâma. Their common feature is that they accept the nature of objects. According to this approach, objects must behave according to their nature without needing any other intervention. al-Naẓẓām developed a theory suitable for this approach and tried to support it with experience. al-Naẓẓām, who rejects atomism, insists that objects are composed of opposite components and that they have an internal dynamism that allows them to be in constant motion. al-Jāhiz, on the other hand, did many experiments to learn the nature and movements of animals. The third approach to the physics of Kalām is atomist theologians. Atomism is the most common physics approach in Kalām. According to this approach, objects are not divided infinitely. The universe is made up of indivisible particles. This approach insists that there are voids between atoms. Atomist theologians, who give some examples to defend their ideas, do not accept that objects have nature. Instead, they developed the theory of impetus (iʿtimād) to explain motion. The fourth approach is both atomists and naturalist theologians. This approach, led by Abū al-Qāsim al-Kaʿbī, argues that the universe consists of atoms and that every object has a nature. This approach says there is no void in the universe and tries to prove this idea by explaining many phenomena. The fifth approach is taken by theologians who evaluate the physical universe with Aristotle’s theory of four causes. After al-Ghazzālī, Ashʿarī theologians tried to harmonize Aristotle’s theory of four causes, which formed the basis of his physics, with their theological theses. The article discusses what methods are followed to achieve this.
This article has been prepared within the field of activity of the project numbered 120K004 “Models of Physical Theories between Eleventh and Thirteenth Centuries Islamic Thought: Method, Theory and Application” supported by TUBITAK.
120K004
I would like to thank Recep Erkmen for our discussions while writing this article and last read support.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Philosophy, Kalam |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Project Number | 120K004 |
Publication Date | December 31, 2023 |
Submission Date | May 27, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |