Abstract
Kur’ân’da biri Allah’ın ismi, diğeri Kur’ân-ı Kerîm’in vasfı olmak üzere iki yerde müheymin kelimesi zikredilmiştir. Allah’ın koruyan, gözeten, yöneten olduğunu ifade eden müheymin kavramı, Kur’ân’ın önceki vahiyleri koruma vasfına işaret etmektedir. Allah (c.c.), Kur’ân’ı korumakla semâvî kitapları ve sahifeleri de dolaylı muhafaza altına almıştır. Buna göre Kur’ân, önceki kitapları muhafaza eden, gözeten, onlardaki âyetleri doğrulayandır. Kur’ân, bu sahifelerin ve kitapların Allah’ın kelamı olduğunu ilan eden, onlarda var olan tahrîflere işaret eden, o kitaplardaki hakikat olanlar ile hakikat olmayanları birbirinden ayıran bir ölçüdür. Kur’ân’ın Tevrât’ta, İncîl’de var olduğunu söylediği hususlar, günümüzdeki nüshalarda yoksa bunlar zaman içerisinde kaybolmuş demektir. Tevrât ve İncîl ile hükmün mutlak olması Kur’ân’la mukayyed olmasına bağlıdır. Kur’ân önceki kitaplarda ve sahifelerde mevcut olan itikat, ibadet, ahlak, muâmelât (yasal, idârî ve mâlî), mezâcir (zararı defetme) vb. konulara dair vahiylerden bahsetmiştir. Bununla önceki peygamberlere inen vahiyleri koruma altına almış; neshedilen, neshedilmeyen hükümleri birbirinden ayırmıştır. Bu vahiylerin yanlış intikalini önleyerek istismar edilmesini engellemiştir. Önceki vahiylerin inzal esnasında yazılıp kaydedilmemesi neticesinde unutulup tahrif edilmesi, peygamberimizin Kur’ân’ın muhafazasına yönelik tedbir almasını sağlamıştır. Allah Hz. Muhammed ve onun ashabının eliyle Kur’ân’ı muhafaza etmiştir. İnen ayetlerin yazıya geçirilmesi, ezberlenmesi, kırâatın öncelenmesi, arz ve sema metoduyla denetlenmesi, tebliğ ve tebyin edilmesi vd. önlemlerle Kur’ân korunmuştur. Kur’ân’ın önceki kitaplara müheymin oluşu, onların Kur’ân’a muvâfık olanını hak; muhâlif olanını bâtıl olarak ayırdığı anlamına gelmektedir. Kur’ân, ilâhî kitapların sonuncusu, en kapsamlısı olarak telakki edilmiştir. Önceki kitaplarda mevcut iyilikleri (mehâsin) cemeden, diğerlerinde olmayan kemâlâtı (mükemmellikleri) artıran kitap olmasından dolayı hepsine tanık, koruyucu ve güven verici kılınmıştır. Kur’ân’ın müheymin oluşu, tebdîl (değiştirilmiş) olmaktan korunmuş; diğer kitaplar üzerinde denetleyici, o kitapların doğruluğuna ve sabitliğine tanıklık edici olmasıdır. Kur’ân, şeriatlerin asıllarını kabul eder, mensûh hükümleri tayin eder, şeriat kılınan ebedî, bâkî hükümleri, şeriat kılınma vakti sona ermiş hükümlerden ayırt edendir. Hz. Âdem’den beri peygamberlere vahyedilen sabit hükümleri, muvakkat hükümlerden ayırt edendir. Önceki kitaplardaki hükümleri tebdîl ve tağyîrden (değiştirme) koruyandır. Kur’ân, ilâhî kitaplardan bâkî olan şeriatleri birleştirmeyi ihtivâ eder. Kur’ân’ın önceki ilâhî vahiyleri sağlama vazifesi vardır. Semâvî kitaplardaki hükümlerin tahrif edilip edilmediğinin tespiti mevcut Tevrat ve İncil ile değil Kur’ân’la belirlenir. Bu bağlamda Kur’ân’ın korunmasına ilişkin birçok araştırma yapılmasına rağmen Kur’ân’dan önceki ilâhî vahiylerin korunmasını ihtiva eden Kur’ân’ın müheyminliği konusunda herhangi bir çalışmaya ulaşılamamıştır. Bu nedenle çalışmamızda Kur’ân’ın müheyminliği konusu ele alınmıştır.