Hacı Bayrâm-ı Velî, who attaches great importance to the moral upbringing
of human beings, is sensitive to the social problems of his time, highlighted
the purpose of existence and the search for meaning in the solution of the
problems in life and conveyed his thoughts through poems. In his poems, his
personality as a teacher and ṣūfī become prominent. He has dealt with the purpose of creation and
coming to the world, his spiritual responsibility, his search for meaning about
himself and the existence of the external world and his relationship with other
beings in a spiritual and ṣūfī context. As for the language and approach used in his poems, it can
be said that each individual is designed to enable him/her to experience
subjective experiences and meaning processes. Hacı Bayrâm-ı Velî gave
importance to spiritual education in his poems and applied to the spiritual
education (irshad) for the solution of individual and social problems.
In poems which can also be
expressed as verse, unlike prose, the mentioned context is hidden. In addition
to the mission of carrying social and individual messages, poems seem to
process concepts such as hope, love, and longing in the affective field, but
the functions of poems to educate the society are an undeniable reality. In
this study, it is aimed to examine the existential themes that come to the
forefront in spiritual education in the poems of Hacı Bayrâm-ı Velî. There are
four poems known to belong to Hacı Bayrâm-ı Velî: Ilāhī, Ilāhī Dhikr, Ilāhī Taḳsīm, Ilāhī Ṣawt. While
analysing these poems, the content analysis method was used.
Existential/spiritual
education aims to make each individual aware of the consistency of his/her
self. It seems difficult to make a structured or accepted general definition of
spiritual education. However, fundamentally, spiritual education has been addressed
in four dimensions: (1) education based on religious principles, (2) education
of personality, (3) education within spiritual activities and (4) education
within spiritual tendencies. This classification aims to discover and focus on
innate tendencies of the heart, soul and secrets in relation to the
“transpersonal” approach which includes values and transcendent dimension as
well as the existential approach and thus selects an authentic life based on
its unique development.
Existentialism discussed in
this study is a theistic existential approach. On the other hand, existential
themes are the forms of the relationship that human establishes with the
transpersonal dimension. This relationship manifests itself in a journey, and
various elements (themes) accompany this journey. The most fundamental focus of
existentialism is a journey to the discovering of the meaning that centralizes
the self. Spiritual education has a similar purpose. Any element that adds
meaning and value to an individual’s journey of existence and is associated
with this meaning can be called spirituality.
Especially in people who are
worried about what the future will bring to the individual, some spiritual
needs will begin to emerge in order to manage the uncertainties. A human being
who understands how impotent and poor his “essence” is, who has difficulty in
meeting his needs and hard-pressed in managing his dealings, if acts
independently of the Creator, he will be left alone with boredom, alienation to
himself, struggling with the senselessness of life and confronting a sense of
nothingness. In other words, it is not possible for the people whose needs are
infinite to find the essence by trying to come into being and to have real
freedom. In this case, the essence will inevitably precede existence. The
person who manages and meet his/her essential spiritual needs, such as
inclusion, protection and habituation, with real love, will find the real existence
and get the real wealth. In other words, the person who escapes from the imprisonment
of self by connecting with the Creator with love and reducing his needs and
dependencies will find and reach the real existence.
Hacı
Bayrâm-ı Velî, especially when life starts to be difficult, emphasized that the
need to focus on the real meaning of the events, to never lose the positive
point of view, to develop insight skills, and to try to cope with the events.
However, he stated that this would be possible only with the feeling of trust
and love nurtured by the One and only Creator. In addition, he also stated that
the strong adherence established with the Creator will nurture the spiritual
and psychological well-being of the person positively. He expressed these
convictions with expressions such as “to feast”. He has written in his poems
that the Creator creates a second self by blowing the soul out of Himself to
mediate recognition of Himself and that man can better know his Lord through
this self.
To see the whole world as
the blessing and trust of Allāh and to behave according to it requires to act
with the idea of unity and to harmonize with the Creator. The more a person
demonstrates his spiritual and inner qualities in his existence or life, the
more easily he knows the Creator. A person with a high level of existence, that
is, aware of his own self, willing to direct it, and in action, can harmonise
with his environment and the Creator. Because he can realise his inner world,
his self, his emotions and thoughts and he is willing to take responsibility
for his own behaviours.
Although the words and works
of the thinkers of the last century seem to be the basis of Existentialism, the
themes of Hacı Bayrâm-ı Velî’s poems are similar to those of the existentialist
approach. Even if Hacı Bayrâm-ı Velî wrote his poems long before the existentialist
movements, it is seen that he frequently referred to themes such as “essence,
nothingness, change and habituation” that could be handled within the framework
of Existentialism. Through his poems, he presented the principles which could
be called the cores of existentialism about six centuries ago as a theistic
existentialist. In fact, it can be argued that his poems are completely
existential.
As a result, based on the poems of Hacı Bayrâm-ı
Velî, it can be said that the main existential themes in terms of spiritual
education are the emergence of inner life, awareness of the purpose of
existence, spiritual needs, spiritual change and transformation, the idea of
unity and harmony with the Creator.
Psychology of Religion Religious Education Hacı Bayrâm-ı Velî Spiritual education Existential themes Self Mindfulness
İnsanın ahlaki açıdan
terbiyesi ve kendini bilmesi, Hacı Bayrâm-ı Velî için çok önemli bir husustur.
Yaşadığı dönemin toplumsal problemlerine karşı duyarlı olan, problemlerin
çözümünde varoluş amacını ve anlama ilişkin arayışı ön plana çıkaran Hacı
Bayrâm-ı Velî düşüncelerini şiirler yoluyla aktarmıştır. Şiirlerinde,
kendisinin öğretmen ve mutasavvıf kişiliği ön plana çıkmaktadır. İnsanın
yaratılış ve dünyaya geliş amacını, sorumluluğunu, kendisinin ve dışardaki
âlemin varlığına ilişkin anlam arayışını, diğer varlıklarla olan münasebetini
manevi ve tasavvufî bir çerçevede ele alıp işlemiştir. Şiirlerinde kullanılan
dil ve yaklaşım için her bireyin öznel deneyimlerini ve anlamlandırma
süreçlerini yaşamasına olanak sağlayacak şekilde tasarlandığı söylenebilir.
Hacı Bayrâm-ı Velî şiirlerinde manevî eğitimi önemsemiş, bireysel ve toplumsal
problemlerin çözümü için manevi eğitim (irşad) yoluna başvurmuştur.
Nazım
olarak da ifade edilebilen şiirlerde, nesirden farklı olarak, anılan bağlam
gizli olarak yer almaktadır. Şiirlerin toplumsal ve bireysel mesaj iletme
misyonundan ziyade duyuşsal alanla ilgili ümit, sevgi, hasret gibi kavramları
işlediği görünse de toplumu eğitme fonksiyonları da yadsınamaz bir
gerçekliktir. Bu çalışmada Hacı Bayrâm-ı Velî’nin şiirlerinde manevi eğitim
açısından ön plana çıkan varoluşçu temaların incelenmesi amaç edinilmiştir.
Hacı Bayrâm-ı Velî’nin yazmış olduğu bilinen dört adet dört şiiri
bulunmaktadır: İlahi, İlahi Zikir, İlahi Taksim, İlahi Savt. Bu şiirler
incelenirken içerik analizi yöntemi kullanılmıştır.
Varoluşsal/manevi
eğitim, her bireyin kendi benlik kıvamının farkına varmasını amaç edinir.
“Manevi eğitim”in yapılandırılmış veya kabul görmüş genel geçer bir tanımını yapmak zor görünmektedir. Bununla beraber
temelde manevi eğitim dört boyutta ele alınmıştır: (1) dini ilkeler temelli
eğitim, (2) kişiliğin eğitimi, (3) manevi aktiviteler içerisinde eğitim ve (4)
manevi eğilimler içerisinde eğitim. Bu sınıflandırma, “Varoluşçuluk”
yaklaşımının yanı sıra değerleri ve aşkın boyutu içine alan “Benötesi” yaklaşım
ile ilişkili bir biçimde insanın kalp, ruh ve sırlarına ilişkin fıtrî
eğilimlerini keşfedip bu eğilimlere odaklanmasını, böylelikle özgün gelişimini
esas alan otantik bir yaşamı seçmesini amaçlamaktadır.
Bu
çalışmada ele alınan Varoluşçuluk, tanrıbilir bir varoluşçu yaklaşımdır.
Varoluşçu temalar ise adı geçen kavramlardan hareketle insanın benötesi boyutuyla
kurduğu ilişki biçimidir. Bu ilişki, bir yolculuk içerisinde kendini gösterir
ve çeşitli unsurlar (temalar) bu yolculuğa eşlik eder. Varoluşçuluğun en
temelde odaklandığı nokta, benliği merkeze alan anlamın keşfine yapılan
serüvendir. Manevi eğitimin de benzer bir amacı vardır. Bireyin varoluş
yolculuğuna anlam ve değer katan ve bu mana ile ilişkili olan her türlü unsur
maneviyat olarak isimlendirilebilir.
Özellikle
geleceğin bireye getireceklerine ilişkin kaygı duyan insan belirsizlikleri
yönetebilmek adına birtakım manevi ihtiyaçlar ortaya çıkmaya başlayacaktır.
“Öz”ünün ne kadar aciz ve fakir olduğunu anlayan, ihtiyaçlarını gidermekte
zorlanan ve bağlılıklarını yönetmekte güçlük çeken insan Yaratan’dan bağımsız
olarak hareket ederse can sıkıntısı, özüne yabancılaşma, hayatın saçmalıklarıyla
mücadele etme, hiçlik duygusuyla yüzleşmek durumlarıyla baş başa kalacaktır.
Yani ihtiyaçları başından aşkın olan insan, var olmaya çalışarak özü bulması ve
gerçek özgürlüğe kavuşması mümkün gözükmemektedir. Bu durumda ister istemez “öz
varoluştan önce” gelecektir. Kapsanma, korunma ve ünsiyet gibi özündeki manevi
ihtiyaçlarını gerçek sevgilinin (Yâr) uhdesine bırakıp O’nun ile gideren ve
yöneten insan gerçek varlığı bulacak ve gerçek zenginliğe kavuşacaktır. Yani
Yaratana aşk ile bağlanarak ihtiyaçlarını ve bağımlılıklarını azaltarak benlik
hapsinden kurtulan kişi gerçek varlığı bulacaktır.
Hacı
Bayrâm-ı Velî özellikle hayatın zor gelmeye başladığı zamanlarda olayların
gerçek anlamlarına odaklanılması, pozitif bakış açısının hiçbir zaman
kaybedilmemesi, iç görü becerisinin geliştirilmesi, olaylarla başa çıkmaya
gayret edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Fakat bunun ancak bir ve tek olan
Yaratan’a beslenen güven ve sevgi hissiyle olabileceğini belirtmiştir. Ayrıca
Yaratan ile kurulan güçlü bağlılığın, kişinin manevi ve psikolojik iyi oluş
düzeyini olumlu yönde besleyeceğini “bayram etmek” gibi ifadelerle dile
getirmiştir. Yaratanın, insana ruhundan üfleyerek kendisinin tanınmasına
aracılık edecek ikinci bir benlik yarattığını ve insanın bu benlik aracılığıyla
Rabbini daha iyi tanıyabileceğini şiirlerinde işlemiştir.
Tüm âlemi,
Allah’ın nimeti ve emaneti olarak görmek ve ona göre davranış göstermek birlik
(tevhid) düşüncesiyle hareket etmeyi Yaratanla uyumlaşmayı gerektirir. İnsan,
ruhsal ve manevi özelliklerini varoluşunda veya hayatında ne kadar çok
gösterirse, Yaratanını o kadar kolay bilme fırsatını elde eder. Varoluş düzeyi
yüksek, yani benliğinin farkına varmış, onu yönetmeye istekli ve eylem
içerisinde olan kişi çevresiyle ve Yaratanla uyumlaşabilir. Çünkü iç âlemini,
benliğini, duygularını, düşüncelerini fark edebilir ve kendi davranışlarının
sorumluluğunu almaya istekli olur.
Varoluşçuluk denilince doğal olarak son yüzyıldaki düşünürlerin söz ve
eserlerine bakılsa da Hacı Bayrâm-ı Velî’nin şiirlerinde işlenen temalar
varoluşçu yaklaşımın temalarıyla benzerlik göstermektedir. Hacı Bayrâm-ı Velî
her ne kadar varoluşçu akımlardan çok önce şiirlerini yazmış olsa da
şiirlerinde Varoluşçuluk çerçevesinde ele alınabilecek “öz, özünü bilmek,
hiçlik, değişim, ünsiyet” gibi temalara sıklıkla başvurmuş olduğu
görülmektedir. Kendisi şiirleri yoluyla, yaklaşık altı asır önceden Varoluşçuluğun
nüveleri denilebilecek esasları tanrıbilir bir varoluşçu sıfatıyla insanlığa
sunmuştur. Hatta şiirlerinin tamamıyla varoluşçu şiir tarzına sahip olduğunu
savunulabilir.
Sonuç olarak Hacı Bayrâm-ı Velî’nin
şiirlerinden hareketle manevi eğitim açısından varoluşsal ana temaların içsel
yaşamın ortaya çıkışı, varoluş amacının farkına varma, manevi ihtiyaçlar,
manevi değişim ve dönüşüm, birlik düşüncesi ve Yaratanla uyumlaşma
olduğu söylenebilir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 20, 2019 |
Submission Date | July 11, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 39 |