Kültür ve medeniyet tarihimizde gerek eserleri gerekse fikirleriyle uzun süre geniş kitleleri etkileyerek yaşadığı toplumun değişim ve gelişimine yön vermiş en önemli şahsiyetlerden birisi de Mehmet Âkif Ersoy’dur. O, dinin teorik boyutundan ziyade pratik/fıkhî boyutu ile ilgilenmiştir. Âkif, İslâm dünyasının bütününde yaşanan ilim ve teknolojik gerilemenin ortadan kaldırılması için, mevcut din ve ilim anlayışının doğrudan Kur’ân, Sünnet ve selef ulemasına dayanarak aklın ışığında ıslah edilmesini önermektedir. O’na göre, toplumun değişim ve gelişimi için insan, dinî-ahlâkî değerlerine sahip çıkarak, çağın getirdiği bilim ve teknolojiyi elde etmeye çalışmalıdır. O, dünya ve ahiretin bir denge içinde var olduklarını, birinin bir diğeri için feda edilmesinin yanlış olacağı görüşündedir. Âkif’in fıkıh anlayışı, fıkıh ilminin karakteristik özelliklerinden; din-ahlâk-hukuk bütünlüğünün yanı sıra dünya-ahiret bütünlüğü ile de örtüşmektedir. Âkif’e göre, toplumda beklenen ve özlenen değişim ve gelişim başarılı olması ve fıkhın zamanın şartlarına uyması için öncelikli olarak fıkhı doğru bir şekilde bilen ve fıkhı anlayacak, anlatacak din adamlarının yetişmesi gerekmektedir. O’na göre, dinden kaynaklı yaşanılan toplumsal problemler, dinin teorisinden değil, dindarın zihniyetinden diğer bir ifade ile Müslümanların yanlış din/fıkıh algısından kaynaklanmaktadır. Âkif, toplumun, dinî/fıkhî birçok kavramı ve esasları yanlış anladıkları görüşündedir. Ne yazık ki bu görüş, günümüzde de inkâr edilemez bir gerçekliktir.
Mehmet Akif Ersoy is one of the most important figures who has guided the change and development of the society in which he has lived for a long time by influencing the broad masses with both his works and ideas in our history of culture and civilization. He was interested in the practical and fiqh dimension rather than the theoretical dimension of religion. Akif recommends that the current understanding of religion and science be corrected in the light of reason based directly on the Qur’an, Sunnah and Salaf ulama in order to eliminate the scientific and technological decline experienced in the entire Islamic world. He asserted that, for the renewel and development of society, a person should strive to achieve the science and technology brought by the era, taking into account his religious and moral values. He was of the opinion that the world and the hereafter exist in a balance, that it would be wrong to sacrifice one for the other. Akif’s understanding of fiqh coincides with the integrity of religion-morality-law, as well as the integrity of the world-hereafter, which is one of the characteristic features of the science of fiqh. According to him, in order to achieve the desired change and development in society and have the fiqh to comply with the conditions of the time, it is utmost necessary to train clergy who correctly know and apply fiqh. He believed that the social problems caused by religion are not caused by the theory of religion, but by the religious philosophy, in other words, by the wrong perception of religion/fiqh by Muslims. Akif believes that society misunderstands many religious/fiqh concepts and principles. Unfortunately, this opinion is also an undeniable reality today.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 8, 2022 |
Submission Date | March 21, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi (Electronic Journal of Social Sciences), Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
ESBD Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi (Electronic Journal of Social Sciences), Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edilmiştir. Marka No:2011/119849.