Toplumsal değişme ve toplumsal cinsiyet tartışmalarının, ilkel aile modelinin
anaerkil özellikler taşıdığı noktasında birleştiği söylenebilir. Ataerkil
rejime geçişin ise üretim ilişkilerinin yarattığı yeni işbölümü ile mümkün olduğu düşünülmektedir. Toplumsal cinsiyet
eşitsizliği açısından kadının konumu, ataerkil düzen içerisinde yeni katmanlar
oluşturarak bugünkü problemli çerçevesine ulaşmıştır. Bu dönüşüm süreci içinde
kadının bir anne olarak tanımlanma biçimleri de farklılıklar göstermiştir.
Tarihsel kayıtlar, annelik olgusunun günümüzdeki haliyle kutsiyet içeren anlamlar
taşımadığına dair ipuçları ile doludur. Annenin durumu, toplumsal sınıflarla
ilişkisi ölçüsünde avantaj ve dezavantajlar içerdiği kadar Ortaçağ Avrupası’nda olduğu gibi görev ve sorumluluk
çerçevesinin daha esnek olduğu genel bir algıya da işaret etmiştir. Bugün anne
olmanın en temel yükümlülüğü olarak görülen emzirme süreci, tarih boyunca
farklı alternatifler yoluyla hayat bulmuştur. Biberonla besleme, doğrudan bir
hayvanın memesinden besleme gibi farklı seçenekler oldukça eski çözümler olarak
karşımıza çıkarken bunlar arasında en bilineni sütannelik müessesesi olmuştur.
Sütanne geleneğinin, temel olarak annenin ölümü ya da yetersiz süt üretimini
ikame etmek üzere ortaya çıktığı tahmin edilse de bilinen birçok örnekte bu
müssesenin keyfi bir tercih olarak genellikle üst tabaka ailelerinde
kullanıldığı görülmektedir. Bu örneklerde sütannelik, süt ihtiyacını
karşılamanın yanı sıra bebek bakımı ve rehberliği şeklinde değerlendirilmiştir.
Ortaçağ Avrupası’nda ise soylu veya varlıklı
annelerin emzirmesinin ayıp karşılandığı ve bu ailelerin bebeklerinin doğar
doğmaz bir sütanneye gönderildiği gözlenmiştir. Söz konusu deneyimler,
günümüzde doğayla eş özelliklerle tanımlanan ve yerine getirdiği işlev
açısından kutsal görülen ve tüm bu özelliklerinin yine doğa tarafından verilmiş
annelik dürtüsüyle mümkün olduğunu ifade eden annelik söylemiyle uyumsuzluk
göstermektedir. O halde sütanne geleneğinin tarihte birçok benzer örneğinin
belgelendiği kullanım biçimleri münferit örnekleri mi yansıtmaktadır yoksa bu
örnekleri anomali olarak algılamamamıza
olanak veren çağdaş annelik söylemi yeniden mi değerlendirilmelidir?
Bu çalışma, annelik olgusunun tarihsel görünümlerinden ve sütannelik
geleneğinin tarihsel örneklerinden yola çıkarak 18.yüzyıldan başlayarak
etkisini giderek arttırmış olan modern annelik söyleminin temel saiklerini
tartışmayı amaçlamaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | January 15, 2019 |
Submission Date | June 25, 2018 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 18 Issue: 69 |
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi (Electronic Journal of Social Sciences), Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
ESBD Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi (Electronic Journal of Social Sciences), Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edilmiştir. Marka No:2011/119849.