Büyük bir geleneğin tezahürü olarak uzun asırlar varlık gösteren klasik Türk şiirinin gelişmesinde nazire yazıcılığının; kadim veya muasır şairleri üstat kabul etmenin, fahriye yazmanın ve edebi muhitlerin kuvvetli tesiri vardır. Çünkü neredeyse bütün gelişimini bu dinamikler üzerinde ve usta-çırak ilişkisi içinde sürdüren klasik şiirimiz birbirinden kopuk bir edebi faaliyet değildir. Başlangıcından itibaren kuvvetli bir tekâmülle gelişen klasik şiirimizde, 17. yüzyıla gelindiğinde çoktan olgunlaşmış bir edebi gelenek bağlamında bu dinamiklerin hepsi açıkça görülür. Asrın tarihçi şairlerinden Hüseyin Behçetî de geleneğin bir icabı olarak eser vermiş; şiirlerinde bazı meşhur İran şairlerini kendisine üstat kabul etmiş, onlara hayranlık beslemiştir. Türk şairleri içinde ise Nef’î’nin onun için ayrı bir yeri vardır. Sıkı bir Nef’î takipçisi olduğunu bildiğimiz şairin, zaman zaman kendisini ondan üstün gördüğü de vakidir. Sebk-i Hindî müşterekliği ise bu ilişkinin bir başka boyutunu oluşturur. Bu makalede, sayılan dinamikler çerçevesinde Behçetî’nin yerli ve yabancı üstatları ile özellikle Nef’î metbuluğu üzerinde durularak şairin yetiştiği edebiyat hinterlandı tespite çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Osmanlı Sahası Klasik Türk Edebiyatı |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 19 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 30 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 7 Sayı: 2 |