Amaç: Sorun, kusur ve engelli olan bireyler açısından toplumun çan eğrisinde her iki uçta kalan bireylerinin; bir
uçta %2,13 olarak, toplam %4,26 oranındaki uçlardaki grup, doğal bir gelişim olarak oluştuğu algısı ile, onların
ayrıştırılmaması, özellikle iyi veya kötü olarak tanımlanmaması, sosyal parametreler altında incelenmesi
amaçlanmıştır.
Dayanaklar/Kaynaklar: İnsan Hakları temelinde, Hukuk ve yasal mevzuat ile, inançlar boyutunda
iyi/kötü, melek/şeytan kavramları da etik boyutlar ile dikkate alınarak, Wikipedia kaynaklı referanslar ile
inceleme yapılmıştır.
Giriş: Bazı bireylerin, çan eğrisi ortasında olmayan bireyleri farklı şekilde sınıflandırdıkları, özellikle bunları
aykırılıklarını tanımlayarak ayrıştırması, farklı ele alması ile insanlık boyutu ve etik yaklaşım içinde doğru
olmadığı kavramı vurgulanmaktadır. Her birey tek, özel ve özgün olarak, İnsan Haklarına sahip olup, bu
hakların korunması, sağlanması gereklidir. Doğal olarak yaratılan varlıklarda farklılıkların olması doğal bir
oluşum olarak görülmelidir.
Genel Yaklaşım; Aykırılıklar ile gerçeği tanımlama kavramı, beyaz kâğıt üzerine siyah ile yazı yazmak gibi,
farklılıklar önemli katkılar sağlamaktadır. İnsan Haklarının birey üzerinden yapılandırılması ile yeni bir
hukuksal yaklaşımın, sosyal olarak ta oluşması önemlidir.
Yaklaşım: Bireylerin davranışlarında iç dünyası bilinmediği için, somut, kesin ve gerçek verilere bakılmalıdır. Kasıtlı
ve bilerek isteyerek zarar vermenin suç kapsamında olduğu, amaç, güdü ve yaklaşımlar ile ancak bunların
mahkemelerce suç olarak kabul edilebileceği vurgulanmaktadır. Bir olayı tanımlarken, doğrudan suçlu, kötü veya
günah boyutunda ele alınmasının hukuksal olmadığı, çoğunlukla bireysel görüş olduğu ve doğrusal yaklaşım olmadığı
açıktır. Aynı şekilde de faydalı olanlar içinde iyi ve melek gibi yaklaşımın da geçerli olamayacağı belirtilmektedir.
Sonuç: Çan eğirişinin bir tarafındaki olan ve fiziksel olarak; sorun, kusur ve engelli olan bireyler açısından insanlık
farkındalığı, onlarında yaratılış içinde doğal olduğu, ileri düzeyde olumlu olanların da aynı şekilde izole edilmemesi,
topluma katkı sağlayan boyuta getirilmesi öngörülmelidir.
Yorum: Toplumun nadir olan sağ ve sol uçtaki insanların, özellikle ele alınarak, bilimsel, eğitsel ve insanlık olarak
katkılarının alınması, demokratik boyutunun da onların gerçek insan haklarının, birey haklarının sağlanması
önemsenmelidir. Suçlu kavramının, ancak mahkeme şeklinde bağımsız kurumlarca tanımlanabileceği, ancak bu
gruplandırmayı, ayrıştırmayı yaklaşımı yapanların İnsan Hakları açısından suçlu olabileceği algılanmalıdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | February 28, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 4 Issue: 1 |