Akdeniz, zengin tarım olanakları, önemli ticaret sahası, İslâmiyet ve Hıristiyanlığın önemli merkezlerine geçiş güzergâhı gibi kendine has özelliklerinden dolayı 16. yüzyılda da devletlerin ilgi odağı olmuştur. Akdeniz’in sahip olduğu girintili çıkıntılı sahil boyları kimi zaman durgun kimi zaman son derece fırtınalı suları olması hasebiyle korsanlar için tam bir ganimet sahası olmuştur. Bu gibi özellikler ve stratejik konumu nedeniyle Osmanlı Devleti’nin ve Avrupalı devletlerin hâkimiyet mücadelelerine sahne olmuştur. Müslümanlar ve Hıristiyanlar kendi dinleri için korsanlık mücadelesini kutsal bir vazife olarak görmüş ve bu uğurda canlarını ortaya koymaktan geri durmamışlardır. Bu bağlamda devletler de bu korsanlardan faydalanmayı ihmal etmemiş ve haydutluk yapan korsanların yanında devlet bünyesinde savaşlarda mücadele eden korsanlar da bulunmuştur.
The Mediterranean has become the focus of many states in the 16th century because of its peculiar characteristics such as rich agricultural potentialities, being an important trade zone on the crossroads of Muslim and Christian “Nedir bu Akdeniz? Binbir şeyin hepsi birden. Bir manzara değil, sayısız manzaralar. Bir deniz değil, birbirini izleyen birçok deniz. Bir uygarlık değil, birbiri üzerine yığılmış bir uygarlık…” 1civilizations. The region has been regarded as a source of booty by pirates by means of that its sinuous shores witness sometimes tranquility and sometimes thunderstorms. Such specialties and its strategic location lead the Ottoman Empire and European states to compete over the control of the Mediterranean. Both Muslims and Christians view struggle through piracy as a holy duty for their own religion and do not restrain themselves from sacrificing their lives for this cause. Within this context, states do not ignore to make use of those pirates and there are some of them hired by states for their fight, along with some engage in banditry independently
Other ID | JA68HP66DM |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 1 Issue: 2 |