24 Şubat 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna topraklarına yönelik meşru olmayan sert güç kullanımı sadece bölgesel değil uluslararası zeminde de önemli sonuçlar doğurmuştur. Rusya’nın Ukrayna savaşı sonrasında Avrupa Birliği (AB) politikalarında radikal değişiklikler meydana gelmiştir. Avrupa Birliği’nin varoluşsal bir sorun ile karşı karşıya kalması ve güvenlik odaklı dış politikanın yeniden ivme kazanması uluslararası sistemde yaşanan gelişmeler ile parelel bir çizgide ilerlemektedir. Özellikle, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) eski başkanı Donald Trump’ın ‘’Önce Amerika’’ odaklı dış politika anlayışı ulusal çıkar ekseninde dış politikanın varlığını ortaya koyarken, tranatlantik bağın zayıflamasında önemli sonuçlara yol açmıştır. ABD’nin sert güce yönelik artan eylemleri, çıkar odaklı dış politika anlayışı sistem içerisindeki sahip olduğu normatif gücünü gölgelerken, ulusallaşmaya yönelik artan politikaları küresel gücünü ve liberal yönetim modelini zayıflatmıştır.
Donald Trump yönetiminin fayda maliyet odaklı dış politika anlayışı ulusal çıkarları öne süren politikaları ve AB içerisinde yer alan ülkelere yönelik artan talepleri uzun yıllardır değerler üzerine inşa edilen mevcut yapının büyük zarar görmesine yol açmıştır. (Tokatlı, 2022:186). Örneğin, Başkan Trump‘ın G-7 zirvesini terk edişi ve Batı toplumunda oldukça yoğun bir şekilde kabul gören Paris İklim Anlaşması’ndan geri çekilmesi, AB bütünleşmesine aykırı bir durum olan Brexit sürecine büyük destek vermesi transatlantik ilişkilerin şüpheli gidişatına işaret etmiştir. Bu bağlamda bazı siyasetçilerin Trump’ın liberal olmayan politikalarına tepki olarak söylemlerde Dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel Avrupalıların kendi kaderini elinde tutması (Paravicini, 2019) ve Fransa Başbakanı Emmanuel Macron’un NATO’nun beyin ölümü (Sputnik News, 2017) açıklamaları gösterilen tepkiler arasında yer almıştır. ABD, karmaşıklaşan dünyada uluslararası sistemi kendi kararları doğrultusunda yönlendirebilme konusunda sorunlar yaşamaya başlamıştır. ABD sahip olduğu belirleyici konumunu ve Batı cephesindeki hâkimiyetini kaybetmeye başlamıştır.
Ukrayna krizi sonrasında Rusya’nın Batılı güçler tarafından ortak tehdit olarak tanımlanması ABD ile AB arasındaki iki ilişkilerde yeni bir süreci başlatmıştır. ABD ile AB eskiden olduğu gibi hissedilen ortak tehdit algısı karşısında beraber hareket etmeye daha fazla yönelmiş, uluslararası kuruluşlar aracılığıyla ortak kararlar alarak dayanışma içerisinde girmiş ve caydırıcılık politikalarına daha fazla yönelmiştir. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında ABD’nin kendi politikalarını AB ülkelerine beninsetme şansı bir kez daha artmış, iki kıta arasındaki buzlar erime noktasına gelmiş ve ortak bir çizgide hareket etme ruhu yeniden ortaya çıkmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | European Studies, International Security |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 1, 2022 |
Submission Date | October 15, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 17 |