Müslümanların Mekke’den Medine’ye göç neticesinde
şehirli hale gelmeleriyle birlikte mekânla kurdukları ilişki köklü şekilde boyut
değiştirmiştir. İslam Medeniyeti’nin kültürel ve ekonomik anlamda yükselişe
geçtiği dönemlerde de bu ilişki derinleşmiş; birçok yeni kent kurulurken diğer
taraftan da başka kültürlere ait kentler İslamlaştırılmıştır. İslam Dini ve mekân
arasındaki ilişki coğrafi olarak genişleyip içerik olarak derinleşirken şehir
siyasetin ve düşünce dünyasının temel ilgi alanlarından biri haline gelmiştir.
Bu anlamda İslam dünyasının ekonomik ve siyasal güç olarak batının önünde
olduğu 10.-14. Yüzyıllar arası süreç içerisinde ekonomi ve siyasal alandaki
üstünlük kendini düşünce dünyasında da göstermiş ve bu yüzyıllar içerisinde
birçok alanda olduğu gibi kent ve kent yaşamına ilişkin öncü fikirler oluşmaya
başlamıştır.
Farabi ve İbn Haldun bu çerçevede kent ve kentlilik
üzerine ilk öncü fikirleri ve tespitleri ortaya koyan kişiler olmuşlardır.
Farabi kent ve kent yönetimi üzerine yoğunlaştırdığı düşüncelerde soyut bir
çerçevede konuyu ele alırken, İbn Haldun ise somut gözlem ve deneyimlerden yola
çıkarak görüşlerini geliştirmiştir. Bu kapsamda bedevilik (kıra ve göçebeliğe
ait olan) ve hadarilik ( medeni ve gelişmiş olan) İbn Haldun’da temel kavramlar
haline gelmiştir. Ayrıca İbn Haldun öncü şekilde ekonomik gelişmişlikle kentsel
mekân arasındaki ilişkiyi ortaya koymuş ve kentlerin estetik gelişmişlik düzeyi
ve fiziki büyüklükleri ile ekonomi arasında basit ama çağının ötesinde ve öncü
şekilde fikirleri ortaya çıkaran düşünür olmuştur.
Tüm bu çerçevede ele alınıp incelendiğinde İslam
dünyasına ait bu iki düşünür kent üzerine öncü fikirleri ilk kez ortaya koyan
kişiler olmuşlardır. Ancak batı dünyası içerisinde bu iki düşünür kentbilim ile
ilgili olarak hak ettiği yere erişememişlerdir. Bu anlamda makale bu eksikliği
gözeterek kentbilim yazınında çokça referans verilmese de öncü ve özgün yeri
olan Farabi ve İbn Haldun’un kente ilişkin kavramsallaştırmaları ve düşüncelerini
ortaya koymayı hedeflemiştir.
Muslims became urban citizen after the migration from Mekke to Medine and the dimention of
their relationship between space has changed dramitically. A lot of new cities were established and many of the cities belongs
to the other cultures has islamised in the period of rising of Islam
civilization. And in this period relationship between islam and space has
became deeper. As a consequence of all these developments urban space has
become the main concern of the politics and the world of thoughts in Islamic
world.
Islamic World was more sophisticated than
the western civilization from the point of economy and politic between 10 th
and 14 th centuries. So this level of development in the political and economic
area effected the world of thoghts and the precursor ideas has come to light.
With in this scope, Farabi and Ibn Haldun were the people who have precursor and
authentic ideas and conceptualisations about city. Farabi has established his
ideas on city and city mnagement in the abstract context. Moreover Ibn Haldun
developed his ideas on city and city management by using observation and
experience. In this context nomadic life (bedevilik) and civilisation
(hadarilik) have become main concepts in the Ibn Haldun’s thoughts and he
revealed the relationship between economic developments and urban space. In
addition, he revealed the relationship between economy and the esthetic level
and physical size of the cities.
With in this scope these two thinkers were
the people who revealed the preliminary ideas on city in their era. But these
two thinkers haven’t got the attention that they deserves in the western world.
So this article aims to fill this deficiency and execute Ibn Haldun’s and
Farabi’s ideas and conceptualisations on city and city life.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Mart 2019 |
Gönderilme Tarihi | 30 Ocak 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 1 |
The open access statement