Looking at the hierarchical-based planning process, the landscape is filled with conservation principles from the rural area to the process of adapting to the city. This undefined task assigned to the landscape turns into planned but unresolved void experiences in cities. Today, however, there is an evolution towards experimental applications by using the dynamic structure of the landscape. From this point of view, the necessity of dwelling on the importance of the correct definition of the landscape, which is stuck between the implementation steps of the current planning approaches, comes to the fore. The aim of the study is, in the first stage, “are we reading the urban landscape correctly?” and “where does urban planning see the landscape?” is to ask questions. It is to examine these questions on a theoretical basis in the context of the city, urban and urban landscape placed at the base of the system. On the one hand, the new design environment and tactical urbanism experiences, on the other hand, theories of the wilderness landscape that listen to the narrative of spontaneity of landscape are discussed. The connection and contrast set up between the two approaches are presented on a theoretical basis. As a result, it becomes clear that individual needs must be defined correctly. It is imperative to look at this situation, which causes urban siege concerns, from an ecocentric ethical framework.
Hiyerarşik temelli geleneksel planlama sürecine bakıldığında, kent yaşamında daha az insani peyzajlara yer verildiği görülmektedir. Bu sistem içerisinde peyzaj, kırsal alandan kente adapte olma sürecine kadar koruma ilkeleri ve eşik öngörüleriyle doldurulmaktadır. Peyzajın üzerine atanan bu tanımsız görev; dekoratif unsur olmaktan öteye gidemeyen, planlı ancak çözümsüz boşluk deneyimlerine dönüşmektedir. Bugünün planlama bakışında ise, peyzajın dinamik yapısını kullanarak deneysel uygulamalara doğru bir evrilme yaşandığı görülmektedir. Bu bakıştan hareketle, mevcut planlama anlayışının adımları arasına sıkışan peyzajın doğru tanımının önemi üzerine durma gerekliliği gündeme gelmektedir. Çalışmanın amacı, ilk aşamada “kentsel peyzajı doğru mu okuyoruz?” ve “kent planlama peyzajı nerede görüyor?” sorularını yöneltmektir. Aynı zamanda, bu soruları sistemin temeline yerleştirilen kent, kentli ve kentsel peyzaj bağlamında kuramsal temelde irdelemektir. Bu amaç doğrultusunda, bir tarafta geleneksel planlama anlayışından uzaklaşarak gelişen planlama sisteminin ürettiği yeni tasarım ortamı ve “taktiksel şehircilik” deneyimleri, diğer tarafta peyzajın kendiliğindenlik anlatısını dinleyen “el değmemiş peyzaj” teorileri tartışılmaktadır. Bahsi geçen iki yaklaşım arasında herhangi bir uzlaşı ortamı aranmadan bağlantısallık ve zıtlık kurgusu teorik temelde bir değerlendirme şeklinde sunulmaktadır. Sonuç olarak, birbirine monte edilmesi gerektiğine inanılan üçlü sistem (kent, kentli ve kentsel peyzaj) içerisinde, bireysel ihtiyaçların doğru tanımlanması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Kentsel kuşatma endişesini doğuran bu duruma ekosentrik temelli etik bir çerçeveden bakma zorunluluğu ise, bir diğer önemli bulgu olarak belirtilmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Issue |
Authors | |
Publication Date | September 16, 2021 |
Submission Date | February 16, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |