Remainder issues from the First World War got the door fairly by sufferer to the following battle. Though Türkiye subscribed an alliance agreement just after the commencing of Second World War with England and France, Turkish statemens primary policy was settled on not to ınvolve to the battle based on balance policy. The alterations during the longterm war led to Türkiye constantly being aware and update of its strategies on foreign policy, Defeated of German troops in the lands of Soviet and Northern Africa led the alteration of allied policies at the axis on Türkiye. While allied countries were enhancing the oppression on Türkiye for attending the battle on their side, Germany raised the amount of economic support for maintaining Türkiye’s neutrality. Ultimately the year of 1943 when the war was advanced in favour of allied countries, Türkiye consentted to participate in principle to the warfare for the first time on the side of those countries in Cairo Conference. Türkiye cut free all the connections with Germany on 2nd August 1944 and declared war against Germany and Japan on 23rd February 1945, but achieved not to battle in practice. The thesis for balance of power supremacy on division of powers was been spread on effort to prove with appearings of Türkish foreign policy. İt was practiced to prove the capability of standing as non combat on shooting war for the countries which were on worthy geography as geopolitic position in longterm wars with postponed policy of balance at realist approach under the leadership of experienced leaders.
Birinci Dünya Savaşından bakiye kalan sorunlar, mağdurlarının nezdinde sonraki savaşa adeta kapı aralamıştır. Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından İngiltere ve Fransa ile bir ittifak antlaşması imza etmiş ise de Türk yöneticilerin ana politikaları harbe dâhil olmama ekseninde denge esaslı inşa edilmiştir. Uzun soluklu savaşın seyrindeki değişiklikler, Türkiye’nin dış politika stratejilerini sürekli canlı tutmasına ve yenilemesine sebep olmuştur. Almanların Sovyet topraklarında ve Kuzey Afrika’da yenilmeleri; müttefiklerin, Türkiye eksenli politikalarını da değiştirmiştir. Müttefikler, Türkiye’nin kendi taraflarında savaşa dâhil olması için baskılarını çoğaltırken, Almanya ise Türkiye’nin tarafsız duruşunu sürdürebilmesi açısından maddi desteklerini artırmışlardır. Savaşın 1943 yılından itibaren müttefikler nezdinde gelişmesi nihayetinde Türkiye, Kahire Konferansı’nda ilk sefer prensipte müttefiklerin yanında savaşa girmeyi kabul etmiştir. 2 Ağustos 1944'te Almanya ile bütün münasebetlerini sonlandıran Türkiye, 23 Şubat 1945'te Almanya ile Japonya’ya savaş ilan etmiş ve fakat canlı muharebelere dâhil olmamıştır. Güçler ayrılığında güç dengesinin üstünlüğü tezi, Türk dış politikası tezahürleri ile kanıtlanmaya gayret gösterilmiştir. Uzatılmış savaşlarda jeopolitik olarak kıymetli olan coğrafyada bulunan devletlerin, deneyimli liderlerin riyasetinde; ötelemeli denge siyaseti çerçeveli realist yaklaşımlarla, canlı savaşın dışında kalma meziyetleri ortaya koyulmaya çalışılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Issue |
Authors | |
Publication Date | May 20, 2021 |
Submission Date | February 9, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 31 Issue: 2 |