In this study, I trace the distinction between idea and nature, which has left its mark throughout the history of philosophy. In doing so, I attempt to show that our understanding of reality, paradoxically, has a nature that is not directly accessible. It would not be incorrect to say that many existing tensions are caused by the ongoing distinction between idea and nature. From the very beginning, the difference between physics and metaphysics makes sense from this perspective of distinction. Specifically, the dualities such as inner-outer, self-world, subject-object, being-becoming, and mind-body originate from the distinction between idea and nature. Generally speaking, the ontological opposition between Idealism and Realism and the epistemological opposition between Rationalism and Empiricism also stem from this distinction. Generally, it is thought that reality cannot be directly accessed. By its nature, reality, whose knowledge can be attained only indirectly and which never seems easy and directly accessible, can thus be questioned as to how much it can truly be called reality. The claim that reality cannot be accessed directly, first proposed by Pythagoras and Parmenides, is also accepted by thinkers like Plato, Descartes, Kant, and so on. Today, modern neuroscience also supports the view that reality (the knowledge of the real world) is a representation (idea). The fact that reality is independent of us but cannot be accessed directly is problematic. Similarly, the claim that reality can only be known through processing it, without direct access, is also problematic. Both situations appear paradoxical due to the assumption that reality is different from as in itself.
Bu çalışmada, felsefe tarihi boyunca etkisini hissettiren idea ve doğa arasındaki ayrımın izlerini sürüyorum. Söz konusu ayrıma vurgu yaparak gerçeklik anlayışımızın, paradoksal bir şekilde, doğrudan erişilmesi olanaklı olmayan bir doğası olduğunu göstermeye çalışıyorum. Var olan birçok gerilimin nedeninin, idea ve doğa arasında süregelen ayrım olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz. Daha en baştan, fizik ve metafizik arasındaki fark bu ayrım perspektifinden anlam kazanır. Özel olarak, iç-dış, ben-dünya, özne-nesne, varlık-oluş, zihin-beden gibi ikiliklerin kökeninde idea ve doğa arasındaki ayrım bulunur. Genel olarak bakıldığında, ontolojik açıdan İdealizm-Realizm ve epistemolojik açıdan Rasyonalizm-Empirizm karşıtlığı da bu ayrımdan kaynaklanır. Genel olarak, gerçekliğe doğrudan erişilemeyeceği düşünülür. Doğası gereği dolaylı yollardan bilgisine ulaşabileceğimiz ve asla kolay ve doğrudan erişilecek gibi görünmeyen gerçeklik o halde ne kadar gerçeklik olarak adlandırılabilir. Pisagor ve Parmenides ile görünür olan, gerçekliğe doğrudan erişilemeyeceği iddiası, Platon, Descartes ve Kant gibi düşünürler tarafından da kabul edilir. Bugün modern sinirbilim de, gerçekliğin (gerçek dünyanın bilgisinin) bir temsil/tasarım (representation) olduğu görüşünü savunur. Gerçekliğe zihinden bağımsız olması, ancak zihin tarafından bilinebileceği sorunludur. Benzer şekilde, gerçekliğe doğrudan erişilememesi, onun üzerinde işlem yapılarak bilinebileceği iddiası da sorunludur. Her iki durum da, gerçekliğin kendinde halinden (in-itself) farklı olması varsayımı nedeniyle paradoksal görünmektedir.
Bu çalışma akademik etik ilkelere uygun bir şekilde hazırlanmıştır.
Yok
Yok
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Metaphysics |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 20, 2024 |
Submission Date | June 29, 2024 |
Acceptance Date | September 1, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 38 |
Starting from 2024, our journal will be published in 3 issues as two regular and one special issues. These issues will be published In May (regular issue), September (special issue) and December (regular issue).
Acceptance of articles for our special issue and our regular issue in December will begin on March 15.
Only articles within the scope of the file will be included in our special issue.
Thank you for your attention.