Adlarını bir zamanlar yoğun olarak meşgul oldukları ormancılık ve odun işçiliğinden alan Tahtacılar dini olarak Alevi etnik olarak ise Türkmen kimliğine sahip bir topluluktur. Tahtacı Türkmenleri Anadolu coğrafyasında Kazdağları’ndan Toroslar’a uzanan kıyı şeridi ile daha iç kısımlarda; Kahramanmaraş, Kayseri ve Malatya’ya kadar uzanan geniş bir bölgede yaşamış ve yayılmışlardır. Bu geniş alan içerisinde Balıkesir ve Muğla da Tahtacı Türkmenlerin yaşadıkları yerler olarak öne çıkmaktadır. Bu araştırmada Balıkesir’deki Tahtacı Türkmen nüfusunun en yoğun olduğu yer olan Kazdağları yöresinde yaşayan Tahtacı Türkmenlerin sahip oldukları kültürel özellikler ile Muğla Yöresinde (Çörüş, Fevziye ve Kemaliye) yaşayan Tahtacı Türkmen grupları incelenmiştir. Tahtacı kültürü canlı renkleriyle, farklı sembolleri barındıran giysileri, semahları, kanlı-kansız kurbanları ve hayatın geçiş dönemine ilişkin ritüelleri ile içerisinde ilgi çekici bir özgünlük barındırmaktadır. Geçmişten günümüze taşıdıkları geleneklerine bakıldığında, doğumdan ölüme, hayatı bir tören havasında yaşadıklarını düşünmek mümkündür. Türlü adetlerin, dini ritüellerin farklı bir zaman ve farklı bir coğrafyanın izlerini taşıdığı görülmektedir. Bu noktada Tahtacı Türkmenlerin hayatlarının her alanına etki eden inanç dünyalarının kapılarını aralamak; geçmişten bugüne taşıdıkları unsurlarda ata yurdu ve Eski Türk dinine ait izleri sürmek bu araştırmanın ana amacıdır. Tahtacı Türkmen mensuplarının kendi kültürel kimliklerini nasıl ifade ettikleri, geleneklerine sahip çıkma konusundaki tavırları, kuşaklar arası kültürel aktarımı ne şekilde sağladıkları gibi sorulara cevap aranmıştır. Geçmişten günümüze muhafaza edilen gelenekler bir yana yitirilenler ve bunların neden yittiği de anlaşılmaya çalışılmıştır. Tahtacı Türkmen Kültürü, Eski Türk dini inancı ile ilişkileri bağlamında bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Doğaya ait unsurların oldukça önemsendiği; sevincin, duanın, şükürün, niyetin, dileğin doğa ile iç içe olunarak somutlaştırıldığı görülmüştür. Özellikle dağ tepeleri, bazı ağaçlar ya da taşlar gündelik yaşamın bir parçası olarak Tahtacı Türkmenlerin hayatındadır. Bu noktada Kazdağları’nda Sarıkız, Muğla yöresinde Eren(Çiçek) Baba öne çıkan iki manevi karakterdir. Her ikisi için de çeşitli anlatıların varlığı söz konusudur. Kazdağları ve Sandras Dağı’nda yer alan ve her yıl düzenli olarak ziyaret edilen söz konusu mevkiler paylaşmanın, birliğin, gelenekleri sürdürmenin verdiği hazzın da mekanlarıdır. Bu mekanlarda gerçekleştirilen ritüellere bakıldığında kanlı kurban geleneğinin yanı sıra çaput bağlama, saçı gibi kansız kurban örnekleri ile mum yakma, eşiğe basmama, vb. gibi bir çok uygulamanın varlığı dikkat çeker. Tabiat kuvvetlerinin, doğaya ilişkin unsurların insan hayatının bir parçası olması meselesi bilindiği üzere İslam Öncesi dönemde oldukça güçlü bir biçimde kendini gösterir. Doğadaki tüm varlıkların bir ruhunun olduğuna ve bu ruhların memnun edilmeleri gerektiğine olan inanç çerçevesinde Türkistan’ın konargöçer Türklerinde rastladığımız bir çok uygulamanın yüzyıllar sonrasında Anadolu coğrafyasında bugün dahi canlı biçimde yaşatılıyor olması ilginç olmanın ötesinde, heyecan vericidir.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi
19/082/06/5
19/082/06/5
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | 19/082/06/5 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ağustos 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 2 |