Bu makale, Türkiye’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amacı 5 (SKA5) kapsamındaki toplumsal cinsiyet eşitliği performansını, yalnızca teknik göstergelere indirgenemeyecek ölçüde siyasal tercihler, kurumsal düzenlemeler ve normatif yönelimlerle şekillenen bir toplumsal cinsiyet rejimi sorunsalı olarak ele almaktadır. Feminist kurumsalcılığın formel ve enformel yapılar arasındaki etkileşime odaklanan yaklaşımı ile Jessop’un “cinsiyetli seçicilik” kavramsallaştırmasını bir araya getiren çalışma, kadınların kalkınma süreçlerindeki konumunun Türkiye bağlamında nasıl stratejik biçimde yeniden kurgulandığını analiz etmektedir. Türkiye’de kadınların kalkınmadan eşit pay alamamasının temelinde, kalkınma planlarında Kadınların Kalkınmada Yeri (WID) yaklaşımı doğrultusunda benimsenen “ekle-karıştır” stratejileri ile teknik eşitlik söyleminin egemenliği ve buna karşılık, Toplumsal Cinsiyet ve Kalkınma (GAD) literatürünün öngördüğü yapısal ve dönüştürücü hedeflerin dışlanması yatmaktadır. Ancak bu çalışma, son on yılda bu sınırlı stratejilerin dahi gerisine düşüldüğünü; neoliberal, dini, natalist ve muhafazakâr bir toplumsal cinsiyet rejiminin kurumsallaşmasıyla birlikte daha önce elde edilen biçimsel kazanımların da kademeli biçimde geri çekildiğini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede kadınlar, bireysel ve siyasal hak özneleri olarak değil; aile içinde bakım emeği sunan tamamlayıcı aktörler olarak yeniden tanımlanmakta, eşitlik söylemi ise giderek aile merkezli muhafazakâr bir rejimin taşıyıcısı hâline gelmektedir. Çalışma, 11. ve 12. Kalkınma Planları, Kadının Güçlenmesi Strateji Planları ve Ailenin Korunması Vizyon Belgesi gibi temel politika metinleri üzerinden, kadınların güçlendirilmesine dayanan hak temelli dönüşüm vizyonunun yerini, ailenin güçlendirilmesini önceleyen teknikleştirilmiş ve araçsallaştırılmış bir reform söylemine bıraktığını göstermektedir. Sonuç olarak, Türkiye’de SKA5 performansını belirleyen temel mesele, yalnızca kadınların kalkınmadan eşit pay alamaması değil; eşitlik ilkesinin, aile merkezli muhafazakâr bir toplumsal cinsiyet rejimi tarafından yeniden tanımlanması ve bu enformel yapının formel kurumsal süreçleri yönlendirerek daha önce kazanılmış hak temelli mevzileri aşındırmasıdır.
Sürdürülebilir Kalkınma Amacı 5 (SKA5) Feminist Kurumsalcılık Cinsiyetli Seçicilik Toplumsal Cinsiyet Rejimi Kalkınma
This article critically examines Türkiye’s performance on Sustainable Development Goal 5 (SDG 5) by conceptualizing gender equality not as a technical objective to be measured through bureaucratic indicators, but as a politically contingent and institutionally embedded process. Drawing on feminist institutionalism’s emphasis on the interplay between formal and informal structures and integrating Jessop’s concept of “gendered selectivity,” the study explores how state strategies have reconfigured women’s position in development through conservative, familial, and normative filters. It argues that while Türkiye’s earlier development plans adopt “add-on” strategies aligned with the Women in Development (WID) paradigm, thereby reproducing the rhetoric of technical equality, they systematically neglect the structural and transformative agenda advanced by the Gender and Development (GAD) approach. The study shows that this gap has significantly widened over the past decade, as the consolidation of a neoliberal, religious, natalist, and conservative gender regime has progressively eroded earlier formal gains in gender equality. Within this framework, women are increasingly framed not as autonomous rights-bearing subjects, but as auxiliary actors responsible for unpaid care work within the family. Policy documents such as the 11th and 12th Development Plans, the Women’s Empowerment Strategy Papers, and the Family Protection Vision Document reveal a shift from rights-based equality and women’s empowerment to a technocratic and instrumental discourse that prioritizes familial roles and the strengthening of the family. The article ultimately argues that Türkiye’s SDG 5 performance is shaped less by women’s formal inclusion in development than by the structural redefinition of equality under a conservative, family-centered gender regime, one in which informal norms increasingly govern formal institutions and gradually dismantle hard-won feminist gains.
Sustainable Development Goal 5 (SDG 5) Feminist Institutionalism Gendered Selectivity Gender Regime Development
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Gender, Policy and Administration |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 27, 2025 |
Submission Date | May 20, 2025 |
Acceptance Date | August 20, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 9 Issue: Toplumsal Cinsiyet Özel Sayısı |