19. Yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı açısından bir iç sorun teşkil etmeyen Ermeni meselesi, Özellikle 1875 Bulgar isyanı sonrası adeta uluslararası bir sorun haline gelmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus harbinin sonucunda imzalanan Berlin Antlaşması’nın maddelerinden biri de Osmanlı’nın doğu vilayetlerinde Ermenilerin yaşadıkları bölgelerde ıslahat yapılmasıydı. Rus Çarlığı ve başta İngiltere olmak üzere batılı güçler “Islahat” meselesi üzerinden Osmanlı’ya baskı yapmaya başlamışlar ve buna aracı olarak da Hınçak ve Taşnak komiteleri gibi ayrılıkçı Ermeni örgütlerinin gerçekleştirdikleri olayları kullanmışlardır. Bu noktada Ermenileri topyekûn olarak harekete geçirmenin önemini kavrayan komiteler, Ermeni halkını yönlendirebilecek en etkili kapasiteye sahip kurum olan Ermeni kilisesini kullanmak istemişlerdir. Bunun için İstanbul Ermeni Patriği olan kişileri baskı altına alarak tercih yapmaya zorlamışlar hatta kendilerine yardım etmeyen Horen Aşıkyan efendiye suikast düzenlemişlerdir. Bu çalışmada devlet taraftarı olan ve isyan hareketleri karşısında sakinleştirici bir tavra sahip olan Patrik Horen Aşıkyan ve tam aksi yönde hadiseleri kışkırtıcı sadaretle uzlaşmaz bir tutum içinde olan Mateos İzmirliyan arasındaki farklar ele alınmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 11, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |
Gazi Akademik Bakış Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.