Abstract
Suudi Arabistan Devleti’nin kurucusu Abdülaziz İbn-i Suud, Arabistan Yarımadası’nda gücünü artırmak için İngilizlerle iş birliği yapmış ve 26 Aralık 1915 tarihinde Britanya ile özel bir antlaşma imzalamıştır. Antlaşmaya göre Abdülaziz’in elde ettiği yerlerin idaresi onun tasarrufunda olacak, kendisinden sonra da yönetim evlatlarına geçecekti. Fakat bu toprakları yönetenler hiçbir biçimde İngiltere’nin karşısında yer almayacaklardı. I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı Devleti’nin mağlubiyeti ile neticelenmesi üzerine İbn-i Suud güçleri, 1921’den sonra Hâil, Tâif, Mekke, Medine ve Cidde’yi de elde etmiştir. Abdülaziz İbn-i Suud, 5 Aralık 1924’te Necid ve Hicaz kralı ilân edilmiş, 20 Mayıs 1927’de Britanya ile imzalanan Cidde Anlaşmayla “Necid ve Hicaz Krallığı” bağımsız bir devlet statüsü kazanmıştır. 1932’de ise devletin adı “Suudi Arabistan Krallığı” olarak değiştirilmiştir. Devletin bağımsızlık sürecinde İngiltere ile imzalanan ve 1915 anlaşmasının tadili niteliğindeki Cidde Anlaşması oldukça önemlidir. Cidde Anlaşması ile Hicaz, Necid ve ona bağlı yerlerin mutlak ve kesin bağımsızlığı tanınmış ve hac ibadetinde, Britanya vatandaşlarına ve Britanya’nın koruması altındaki Müslümanlara kolaylık sağlanması hususu onaylanmıştır. Diğer taraftan, İbn-i Suud İngiliz koruması altındaki şeyhler ile dostane ve barışçı münasebetlerde bulunmaya söz vermiştir. Bu araştırmada, Cidde Anlaşması’nın imzalanmasına giden süreçte İngiltere ile İbn-i Suud arasındaki görüşmeler özellikle İngiliz arşiv belgelerine göre aydınlatılmaya ve değerlendirilmeye çalışılacaktır.