Ortadoğu, en yaygın kullanımı ile batıda Mısır’ı, kuzeyde Türkiye ve İran’ı içine alan, doğuda Umman Körfezi, güneyde Aden Körfezi ile Yemen’i kapsayan coğrafî bölgedir. Bu bölge, insanlığın başlangıcının yaşandığı ve “Bereketli Hilâl”den Dicle, Fırat ve Nil nehirleri vasıtasıyla Basra Körfezi, Umman Denizi, Kızıldeniz ve Akdeniz kıyılarından yeni merkezlere yayıldığı düşünülen, içinde Mezopotamya ve Mısır gibi kadim medeniyetleri barındıran bir dünyadır. Kaynağı vahiy olan Musevîlik ve Hıristiyanlık da burada doğup gelişmiş olmakla birlikte, aynı zamanda İslâm Medeniyetinin kalbinin attığı bir mekândır. Hazret-i Peygamber ile başlayıp, Hulefâ-i Râşidin (Dört Halife), Emevî ve Abbasî devletleri zamanında yaşanan İslâm Siyasî Birliği, Haçlı Seferleri ve Moğol istilâsı yüzünden bozulmuş, birlik tekrar iki buçuk asırlık bir mücadelenin sonunda, 16. yüzyılda Osmanlı Devleti tarafından, dört büyük askeri harekât ile sağlanabilmiştir. Bundan sonra Ortadoğu’da dört asırlık bir Osmanlı Barışı (Pax- Ottomana) yaşanmıştır. Osmanlı Devleti, yerel unsurların iç dinamiklerini dikkate alarak bir idarî nizam kurmuştur. Bu idarî nizam, bölgedeki yerel unsurları “Osmanlı Millet Sistemi” içinde birleştirmiş, idarî olarak Osmanlılaştırmıştır, denilebilir. Bugün Ortadoğu’da barışın yeniden tesisi için, Osmanlı Devleti’nin dört asırlık tecrübesinin anlaşılması zarurî görünmektedir.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 15, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 |
Gazi Akademik Bakış Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.