Kur’an’ın nazil oluşundan sonra Kur’an’ın anlaşılması ve tefsiri-ne yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Belâgat ve fesahati ile zirvede olan Kur’an ayetleri, dilcilerin odak noktası haline gelerek onla-rın dil bağlamında Kur’an’ı tefsir eden eserler kaleme almasında etkili olmuştur. Me‘âni’l-Kur’ân çalışmaları, kelimelerinin lügat anlamları, sarf yapıları ve gerekli i‘rab vecihlerinden yola çıkarak gerektiğinde Arap şiiri ve kıraat farklılıklarından yararlanılarak kapalı olan ayetlerin manalarının anlaşılması için kaleme alınan dil ağırlıklı tefsir çalışmalarıdır. Dilbilimsel tefsirlerin ilk nüvele-rini oluşturan ve sonrasında i‘rabü’l-Kur’ân, garibü’l-Kur’ân gibi müstakil eserler ile zenginleşen tefsir faaliyetlerinin temelinde yer alan meâni’l-Kur’an adlı eserler dört yüzyılı aşkın süre boyunca birçok kişi tarafından kaleme alınmıştır. Vâsıl b. Atâ (ö.141/748) ile başladığı kabul edilen bu gelenek hicri altıncı yüzyılda Mah-mud b. Ebü’l-Hasan en-Nisâbûrî (ö.553/1158) ile son bulmuştur. Kur’an’ı doğru anlama çabalarının sonucu olarak ortaya çıkan me‘ânî eserlerinin altıncı yüzyıldan sonra kaleme alınmamasında birçok neden yatmaktadır. Me‘ânî eserlerinde sadece Arap dili ile ilgili açıklanmaya ihtiyaç duyulan kısımları ele alan dilciler, keli-me yapısı, cümle bilgisi ve anlam zenginliği alanında izahatlar yaparak henüz disiplin haline gelmeyen sarf, nahiv gibi dil ilim-lerinin temelinde etkin rol oynamışlardır.
After the revelation of Qur’an, works were started to be written to understand it better and for its tafsir. The verses of Qur’an, whose rhetoric and fluency are at the zenith, have become the focusing point of the linguists, and it has become influential that these linguists have written works interpreting Qur’an in terms of language. Me’âni al- Qur’an works are language based tafsir studies which have been written to make the meanings of closed verses be understood by benefitting from Arab poetry and recita-tion differences when necessary setting out the lexicon meaning of the words, grammar structures and necessary i’rab aspects. The works called Me’âni al-Qur’an, which have formed the cores of linguistic tafsirs and then which have got richer and richer with independent works such as i’rab al-Qur’an and garib al-Quran taking place in the basic exegesis activities, have been written by great number of scholars for more than four hundred years. This tradition, accepted to have started with Vâsıl b. Atâ (d. 141/748), ended in hegira VI century with Mahmud b. Ebu’l-Hasan en-Nisâbûrî (d. 553/1158). There are a number of reasons why me’ânî works, emerging as a result of the efforts to under-stand Qur’an accurately, have not been written after VI century. In me’ânî works, the linguists, who have studied the parts which have needed explanation related with only Arab language, have made explanations in the field of richness of word structure, syn-tax and semantics, and they have played efficient role in the ba-sis of linguistics such as grammar, syntax which were not disci-plines yet.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Language Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 25, 2022 |
Publication Date | December 25, 2022 |
Submission Date | November 1, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 3 Issue: 2 |