Helenistik Dönem'de Küçük Asya'da yaşanan taht savaşlarına dahil edilen Keltler; “Galatlar” adı altında İ.Ö. 278 yılından itibaren doğu Phrygia'yı iskan etmeye başlamışlardır. Zamanla önemli bir siyasi güç haline gelmişler ve İ.Ö. 25 yılında Galatia Eyaleti olarak Roma Imperium'una dahil edilene kadar İç ve Batı Anadolu'da hüküm sürmüşlerdir. Tarihte aldıkları bu öneme rağmen Galatların kültürel kimliklerine ilişkin çok az bilgi mevcuttur. Burada; bilgilerimizdeki eksik bir takım noktaları doldurmak amacıyla Galatların kullandığı şahıs isimleri incelemeye alınmıştır. Makalenin giriş kısmında Galatların Hellenistik Dönem'de, İÖ. 3. yüzyılda Anadolu'ya giriş süreci ve Anadolu'da etki alanları hakkında bilgi verilmiştir. Galatların, Apameia Antlaşması'ndan sonra etkinlik alanları azalsa da bölgedeki etkinliklerinin sona ermediği belirtilmektedir. Galatia'da varlığını sürdüren Trokmi'ler, Tolistobog'lar ve Tektosag'lar kabilelerinin yönetimlerine dair, araştırmacıların hemfikir olduğu İÖ. 3-2. yüzyıllarda oniki tetrarkhia'nın varlığının aksine, sadece İÖ. 100 yılı dolaylarında Mithridates VI tarafından dört tetrarkhia kurulduğunu önermektedir. Bölgenin Roma eyaleti haline getirilip üç civitates'e bölünmesinin ardından Ankyra'nın Tektosag'ların, Pessinus'un Tolistobog'ların, Tavium'un ise Trokmi'lerin başkenti oluşundan sonra bunların egemenlik alanları gibi veriler yetersiz kalmıştır. Coşkun, bu kabilelerin bölge kentlerine siyasal, sosyal ve kültürel açılardan nasıl baktığı gibi soruları makalesinde yöneltmektedir. Ayrıca, Galatların Roma İmparatorluk Dönemi'nde Frig kültürünün öğelerini taşıyıp taşımadığını, kültürler arası ilişkilerin niteliğini açıklamak için onomastik verileri incelemiştir.
Makalenin ikinci bölümünde ise, Galat onomastiği üzerine bazı gözlemler açıklanmaktadır. Verilen örneklerde, İS. Geç 1. yüzyılda Kelt isimlerinin ağırlıkta olduğunu, kısa bir süre sonra Kelt, Frig, Grek şahıs isimleri ve İS. 3. yüzyılda ise Yunan ve ağırlıklı olarak Roma şahıs isimlerinin varlığına dair örnekler sunulmaktadır. Örneklerden hareketle, Frig şahıs isimlerinin İS. 2. yüzyılda yoğun bir biçimde yeniden ortaya çıkışına ve kısa bir süre sonra da görünmemesine dikkat çekilmektedir. Galatlar örneğinde görüldüğü gibi, Orta Anadolu'da şahıs isimleri konusunda tamamlanmış bir corpus, Zgusta'nın Küçük Asya Şahıs İsimleri Sözlüğü'nün üzerine kapsamlı bir çalışmanın yapılmadığını vurgulamaktadır. Bunlara ilaveten, Anadolu'da Yunan ve Latin şahıs isimleri ve şimdiye kadar Kelt - Galat isimleri bibliografyası sıralanmaktadır.
Çalışmanın üçüncü bölümünde ise Hellenistik Dönem'de (İÖ. 3-1. yüzyıllar) Galat şahıs isimleri ve Roma Yüksek İmparatorluk Dönemi'ne ilişkin veriler tartışılmaktadır. Hellenistik Dönem'de bölgedeki örneklerin krallık, hanedan, seçkin sınıf gibi belli bir zümreden türetildiği ve erken dönem Galat soyluları arasında yabancı şahıs adlarının nadir görüldüğü belirtilmektedir. Ve Amyntas'ın ölümüne kadar kesin olarak tarihlenen soylu şahıs isimleri açıklanmıştır. Hellenistik krallıklar arasında yaygın olan ve Yunan-Roma dünyasıyla yakın bağlantıyı gösteren Philopator, Philorhomaios gibi cognomina'ları kullanmalarına karşın çocukları, torunları için Deiotaros, Adobogianos, Brigatos gibi Kelt isimlerini kullanmayı tercih ediyorlardı. Yazar, Galatlar arasında Kelt olmayan isimleri ise İÖ. 1. yüzyılda hanedanlıklarla ve Yunan kentleriyle yapılan evliliklere dayandırmaktadır. Çalışda Yunan isimlerinin Galatlar arasında yaygınlaşmasının nedenleri açıklanmaktadır. Bunların yanı sıra, A. Ross yardımıyla epigrafik verilerden yola çıkarak Roma Yüksek İmparatorluk Dönemi'nde bölgedeki Kelt, Frig, Anadolu şahıs isimlerinin, yer isimleri ve tanrı isimlerinin dağılımını gösteren bir harita meydana getirilmiştir. Bölgeler arası bağlantılar tartışılırken domnus, domnÄ“ gibi isimlerin yayılımı ve bu isimden türetilen şahıs isimlerinin batı eyaletlerinde yaygın görüldüğü ve dubno- Kelt kökünden türetildiği açıklanmaktadır.
Makalenin sonuç kısmında ise, Hellenistik Dönem'de son üç yüzyılda Galat isimlerinde Kelt isimlerinin baskın bir şekilde görüldüğü; yabancı şahıs isimlerinin az görülmesinin yabancı kültürlere eğilim değil, yapılan evliliklerin sonucu olduğunu; Galatların Yunanlar ve Romalılarla ilişkilerinin artışına bağlı olarak isimlerdeki kültürler arası çeşitliliğin de arttığı vurgulanmıştır. Roma İmparatorluk Dönemi'nde Yunan ve Roma adlarının artışına rağmen yine de bölgede mezar taşlarının çoğunluğu Frig ya da Kelt isimlerinin örneklerini göstermektedir.From 278 BC, Celtic mercenaries started to be involved in the dynastic wars of Asia Minor and began to settle in eastern Phrygia as 'Galatians'. From there they ruled substantial parts of central and western Anatolia until the creation of the Roman province of Galatia in 25 BC. Despite their historical importance, little is known about their cultural identity, so that a closer look at their personal names helps to fill some of the gaps in our knowledge. After a general introduction to the onomastic resources for central Anatolia, it is pointed out that Celtic compound names dominated among the aristocracy of Hellenistic Galatia. Prosopographical information is then employed to explain that the rare use of foreign names in the course of the 1st century BC was mainly due to intermarriage with the nobility of neighbouring territories. Despite the growing impact of Hellenization and Romanization in the same period, Greek and Roman personal names became more popular than Celtic names only in the latter half of the 1st century AD, though Celtic names only disappear in the course of the 3rd century. Surprising is the resurgence of Phrygian names in imperial inscriptions, which may at least partly be explained by the amalgamation of the priestly elite of Pessinus and the Tolistobogian nobility. But in some places, there seems to have been a continuity of Phrygian settlement that may go back to the early Hellenistic period if not beyond. This appears to be implied in rural naming patterns, where a high degree of homogeneity as to the use of either Phrygian or Celtic names is attested in the epigraphic record. The evidence becomes even more striking if the implications of intercultural naming practices are also considered. The assumption of an early 'Galatization' of central Anatolia, soon followed by its 'Hellenization', is therefore in need of modification.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | May 15, 2012 |
Submission Date | November 6, 2011 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 9 |