1938 yılında İstanbul’da doğan, yaşamını 1964’ten beri Paris’te sürdüren, çağdaş sanatın Dünya
çapındaki önemli isimlerinden biri kabul edilen Sarkis, çalışmalarını bellek etrafında yoğunlaştırmaktadır.
Özellikle vurguladığı iki temel kavram olan “Kriegsschatz” ve “Leidschatz”
(şavaş ganimetleri ve ızdırap hazinesi) kavramları modern tarihin içinde var olan bireyin, bir
tür unutuşa karşı verdiği bir bellek ve hatırlama mücadelesidir. Sarkis’in eserlerinde bellek çok
önemli bir yer tutar.
Sarkis’in eserlerine sadece bir hatırlama nesnesi olarak baktığımız zaman, post-modern zamanların
tehlikeli tuzaklarına düşeriz. Örneğin müze, bize tam da böyle bir deneyim yaşatır.
Hatırlatma düzlemine çektiği nesneyi bize sunarken yaşantıda olan, yaşamsal olan nesneden
uzaklaştırarak arkeolojik bir bilgi nesnesine dönüştürür. André Malraux’un dediği gibi “Müze,
Haç’ı Heykel olmaya zorlar”. Özellikle Güncel sanat ürünleri olarak müzelere girmiş Joseph
Beuys yada Marcel Duchamp vs gibi sanatçı eserlerinin müzelerde artık yaşamadıkları görülecektir.
Yaşamda değildirler artık sanat tarihinde yerini almış arkeolojik nesnelerdir.
Bu metinde Sarkis’in yaşamı ve eserlerinden yola çıkarak modern çağın tutkusunun, post- modernite
içerisinde nasıl bir direnç mücadelesine dönüştüğü incelenecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mayıs 2020 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 8 Sayı: 8 |
İndex Bilgisi
Asos İndex