Edebiyat tarihimizde “Mesnevi Mütercimi” unvanıyla bilinen Mehmed Süleyman Nahîfî (ö. 1151/1738), yaklaşık doksan yıllık ömründe çeşitli devlet kademelerinde farklı görevlerde (yeniçerilik, sefir kâtipliği, şıkk-ı sânî defterdarlığı vb.) bulunmuş, hem nazım hem de nesir alanında pek çok eser kaleme almıştır. Hayatı, sanatı ve eserleriyle alakalı pek çok makale yazılan, çalışmalar yapılan Nahîfî’nin manzûm telifatından Mübahase-i Kazâ ve Kader’in —amatör sayılabilecek bir neşrin dışında- bu güne kadar ilmî bir çalışmaya konu olduğu bilinmemektedir. Bu açıdan eser üzerinde çalışılmayı hak etmektedir. Eserin gün yüzüne çıkmasını önemli kılan bir başka husus da kendi döneminin düşünce kodlarını yansıtması itibariyle taşıdığı değerdir. Nitekim Osmanlı ulemâsı üzerinde özellikle de XIII. ve XIV. yüzyıllarda Eş‘arî düşüncenin baskın bir durumda olduğu bilinmektedir. Elimize ulaşan eseri üzerinden anlamaya çalıştığımız Nahîfî’nin ise bu akımın değil de Kemâlüddin İbnü’l-Hümâm (ö. 861/1457), Hızır Bey (ö. 863/1459) ve Taşköprizâde (ö. 968/1561) gibi Hanefî-Mâtürîdî yönü ağır basan âlimlerin bir devamı olduğu söylenilebilir. Bunun dışında müellifin konu bağlamında Cebriyye ve Kaderiyye mensuplarına yönelttiği eleştiriler de dikkate şayandır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 29, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 7 Issue: 2 |