Türkiye, tarihsel olarak yakın akrabalık ve
komşuluk ilişkileri içinde olduğu Suriye’den Mart 2011’de başlayan iç savaş sonrasında,
uygulamış olduğu “Açık kapı” politikasının da etkisiyle milyonları bulan insan
akınına uğramıştır. Yaklaşık dört milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği
yapan ülke, nüfusunun yüzde beşini bulan bu kitle ile ilgili başta temel
fizyolojik ihtiyaçların karşılanması olmak üzere, çeşitli kamu politikası
başlıkları itibariyle kararlar vermek durumundadır. Bu kararlardan bir kısmı siyasal
aktörler tarafından alınacakken yine bir kısmı bürokratik mekanizma tarafından
üstlenilmesi gereken kararlar şeklindedir. Kamusal süreçte, özellikle bu çok
düzeyli kriz döneminde, çok düzeyli ve çok aktörlü politikalar geliştirme
zorunluluğu bulunmaktadır.
Çalışma kapsamında ele alınan ve temel yerel
yönetim birimi olduğu ifade edilebilecek olan belediyeler, Türkiye’de daha önce
yaşanılan göç tecrübelerinden daha kapsamlı bir kitleye yönelik olarak ve yeni
bir bakış açısıyla yeni politikalar belirlemek durumunda kalmışlar, halen de
kalmaya devam etmektedirler. Son dokuz yıllık dönemde, kimi belediyeler
herhangi bir faaliyet içerisine girmeme ve hareketsiz kalma yönünde politika
benimserken, kimileri ise çok farklı alanlarda ve aktif biçimde çalışmalar
yürütme yolunu seçmişlerdir. Sonuçta belediyelerin özelde Suriyeli
sığınmacılara genelde ise yabancı göçmenlere yönelik yaklaşımları siyasal,
ekonomik, sosyo-kültürel ve yasal olmak üzere çeşitli gerekçelerle değişkenlikler
göstermiştir. Bu çalışma, belediyelerin yabancı göçmenlere yönelik süreç
yönetiminde yaşadıkları sorunların tespit edilmesini ve politika önerilerine
yer verilmesini hedeflemektedir. Bu doğrultuda ikincil kaynaklar kadar birincil
kaynaklardan da yararlanılmak suretiyle doğrudan yerel halkı ve yönetimlerini
etkileyen göç olgusu ele alınmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2019 |
Submission Date | October 10, 2019 |
Acceptance Date | December 31, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 5 Issue: 2 |