Nobel ödülünü kazanan ilk Arap yazar olarak bilinen Necib Mahfuz’un Beyne’l-Kasrayn, Kasru’ş-Şevk ve es-Sükkeriye (Saray Gezisi, Şevk Sarayı ve Şeker Sokağı) romanlarından oluşan Kahire Üçlemesinde (1957 ve 1958) Mısırlı tüccar bir ailenin üç kuşağı üzerinden 1917-1944 yılları arası Mısır yaşamı gerçekçilik akımı çerçevesinde anlatılır. Bu yaşamın ayrıntılarında aile yaşantısı, kadın erkek ilişkileri, Mısır’daki siyasi olaylar ile yirminci yüzyılın ilk yarısında ivme kazanan modernleşme süreci vardır. Tüm bu zengin katmanların arasında roman, anlatıcı ve diyaloglar vasıtasıyla o dönemki Mısır halkının zihnindeki Türk imgelerinin sorunsal doğasını yansıtması sebebiyle de dikkat çeker. Çoğunlukla karşılaştırmalı edebiyatın bir alt kolu olarak kabul edilen ya da onunla iç içe geçmiş çalışmalar yapan imgebilim ise kültürlerin diğer kültürler hakkındaki inanış, önyargı ve düşünce kalıplarının dair farkındalık kazandırmayı amaçlayan bir disiplindir. Bu inanış ve önyargılara göre şekillenen imgeler sabit olmayıp siyasi koşullara ve devletlerin birbirleriyle olan ilişkilerine göre zaman içinde değişim göstermektedir. On yedinci yüzyılda Avrupalı gezginlerin doğu seyahatleri ile ortaya çıkan imge çalışmaları Türk imgeleriyle ilgili olarak da zengin bir malzeme sunar. Bu çalışma geçmişten günümüze dünyadaki Türk imgelerini kısaca gözden geçirdikten sonra Kahire Üçlemesi’ni karşılaştırmalı edebiyatın yakın okuma yöntemi ile inceleyecek olup Mısır özelinde on dokuzuncu ve yirminci yüzyılın ilk yarısındaki Türk imgelerini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir.
Consisting of the novels Beyne’l-Kasrayn, Kasru’ş-Şevk and es-Sükkeriye (Palace Walk, Palace of Desire, and Sugar Street), and written by the first Arabic Nobel prize winner, Naguib Mahfouz, The Cairo Trilogy (1957 and 1958) depicts Egyptian life between 1917 and 1944 within the framework of the realism movement. The novel details family life, gender relationships, political events and the modernisation process that accelerated during the first half of the twentieth century in Egypt. Between them the narrator, the dialogue and the rich textures of the novel's plot reflect the problematic nature of images of Turks in the mind of Egyptians of that period. Imagology as a discipline aims to create awareness about beliefs, prejudices and thinking patterns within cultures regarding other cultures. Images that are formed thanks to these beliefs and prejudices are not fixed and they undergo change in time according to the political situations and the relationship between states. Having first emerged with the journeys of Europeans to Eastern lands in the seventeenth century, imagology has a rich repertoire of images of the Turk from which to draw. After a brief review of images of Turks from past to present this paper intends to explore some key images of the Turk in Egypt in the nineteenth and the early twentieth century through a close reading of The Cairo Trilogy, a method frequently employed in the discipline of comparative studies.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | April 24, 2021 |
Submission Date | December 8, 2020 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 9 Issue: 1 |
e-ISSN: 2148-5232