Amaç: Şalazyon tedavisinde lezyon içine yapılan triamsinolon asetonid enjeksiyonunun etkinliğini ve güvenilirliğini değerlendirmek.
Gereç ve Yöntemler: En az bir ay süren konservatif ve medikal tedaviye yanıt vermeyen orta (3-7 mm) ve büyük boyutlarda (>7 mm) primer şalazyonu olan 20 göz retrospektif olarak incelendi. Lezyonların içine 0.1-0.2 mL triamsinolon asetonid (40 mg/mL) enjekte edilerek, enjeksiyondan önce ve enjeksiyondan sonraki ikinci hafta, birinci ay, ikinci ay, üçüncü ay lezyon boyutları ve komplikasyonlar kaydedildi.
Bulgular: Enjeksiyon sonrası ikinci hafta kontrollerinde 17 (%85) hastada lezyon boyutunda gerileme izlenmiş olup 12 (%60) hastada birinci ayda tam rezolüsyon görüldü. İkinci ay kontrolerinde toplamda 18 hastada tam rezolüsyon, üçüncü ay kontolleri devam eden 2 hastada ise lezyon boyutlarında küçülme mevcuttu. Hastaların 2’sinde enjeksiyon sonrasında cilt depigmentasyonu gözlenmiş olup üçüncü ay kontrolleri sonunda depigmentasyon saptanmadı ve gözlenen başka bir komplikasyon olmadı.
Sonuç: İzlenen yüksek başarı oranları neticesinde konservatif ve medikal tedaviye yanıtsız şalazyon hastalarında lezyon içine uygulanan triamsinolon asetonid enjeksiyonu, cerrahi tedavi öncesi bir seçenek olarak düşünülebilir.
Purpose: To evaluate the efficacy and safety of triamcinolone acetonide injection into the lesion in the treatment of chalazion.
Materials and Methods: Twenty eyes with medium (3-7 mm) and large sizes (> 7 mm) primary chalazion that did not respond to conservative and medical treatment lasting at least one month were retrospectively analyzed. Lesion sizes and complications were recorded by injecting 0.1-0.2 mL triamcinolone acetonide (40 mg / mL) into the lesions, and the second week before and after the injection, first month, second month, third month after injection.
Results: In the second week post-injection, 17 (85%) patients had a decrease in lesion size, and 12 (60%) patients had complete resolution in the first month. In the second month controls, a total of 18 patients had complete resolution, and 2 patients who continued their third month control had a reduction in lesion size. In 2 of the patients, skin hypopigmentation was observed after injection, and depigmentation was not detected at the end of the 3rd month controls and there were no other complications observed.
Conclusion: As a result of the high success rates observed, triamcinolone acetonide injection may be considered as a pre-surgical option.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 12 Sayı: 3 |
-