Doğu Sorunu, diplomasi tarihçileri tarafından temelinde din çatışması bulunan ve Osmanlı-Avrupa düşmanlığından kaynaklanan bir sorunolarak ele alınmıştır. Bu anlayışa göre Doğu Sorunu, Osmanlı'nın sahip olduğu topraklardan çıkarılması için "büyük devletlerin" aralarında yaptıkları işbirliğinin adıdır. Ancak gerçekte söz konusu olan Osmanlı'nın yok edilmesi değil, yaşatılması sorunudur. Bu sav, Avrupa ve Osmanlı arasında düşmanlık değil dostluk ilişkilerinin olduğu anlamına gelmemektedir. Söz konusu tez, dostluk ve düşmanlık kalıplarının Doğu Sorunu ile ilgili olmadığı, politikaların devletlerin çıkarları doğrultusunda belirlendiği üzerine kuruludur. Makalenin bir diğersavı ise, Doğu Sorunu'nun yalnızca "güçler dengesi" ve "19. yüzyıl diplomasi tarihi" konusu olmadığı, aynı zamanda, Arnold Toynbee'nin ilk olarak ortaya koyduğu gibi, bir batılılaşma-modernleşme sorunu olduğudur. Bu bağlamda makalede öncelikle Doğu Sorunu'na ilişkin çeşitli yaklaşımlar özetlenmiştir. İkinci olarak, Rusya ve İngiltere'nin "sorun" karşısında izledikleri politikalar dönemler halinde incelenmiştir. Üçüncü olarak "Sorun"un Osmanlı Devleti'nin yıkılışı ile değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile ve Cumhuriyet'in iradesi doğrultunda çözümlendiği konusu üzerinde durulmuştur. Son olarak Osmanlı'nın 19. yüzyıldaki devlet ve toplum yapısından hareketle Doğu Sorunu, batılılaşma olgusu ile ilgili bir şekilde ele alınmış ve bu bağlamda günümüzde yeni bir Doğu Sorunu'nun gündeme getirilmek istenilip istenilmediği tartışılmıştır.
Doğu Sorunu, diplomasi tarihçileri tarafından temelinde din çatışması bulunan ve Osmanlı-Avrupa düşmanlığından kaynaklanan bir sorunolarak ele alınmıştır. Bu anlayışa göre Doğu Sorunu, Osmanlı'nın sahip olduğu topraklardan çıkarılması için "büyük devletlerin" aralarında yaptıkları işbirliğinin adıdır. Ancak gerçekte söz konusu olan Osmanlı'nın yok edilmesi değil, yaşatılması sorunudur. Bu sav, Avrupa ve Osmanlı arasında düşmanlık değil dostluk ilişkilerinin olduğu anlamına gelmemektedir. Söz konusu tez, dostluk ve düşmanlık kalıplarının Doğu Sorunu ile ilgili olmadığı, politikaların devletlerin çıkarları doğrultusunda belirlendiği üzerine kuruludur. Makalenin bir diğersavı ise, Doğu Sorunu'nun yalnızca "güçler dengesi" ve "19. yüzyıl diplomasi tarihi" konusu olmadığı, aynı zamanda, Arnold Toynbee'nin ilk olarak ortaya koyduğu gibi, bir batılılaşma-modernleşme sorunu olduğudur. Bu bağlamda makalede öncelikle Doğu Sorunu'na ilişkin çeşitli yaklaşımlar özetlenmiştir. İkinci olarak, Rusya ve İngiltere'nin "sorun" karşısında izledikleri politikalar dönemler halinde incelenmiştir. Üçüncü olarak "Sorun"un Osmanlı Devleti'nin yıkılışı ile değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile ve Cumhuriyet'in iradesi doğrultunda çözümlendiği konusu üzerinde durulmuştur. Son olarak Osmanlı'nın 19. yüzyıldaki devlet ve toplum yapısından hareketle Doğu Sorunu, batılılaşma olgusu ile ilgili bir şekilde ele alınmış ve bu bağlamda günümüzde yeni bir Doğu Sorunu'nun gündeme getirilmek istenilip istenilmediği tartışılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | May 1, 2011 |
Submission Date | February 15, 2015 |
Published in Issue | Year 2011 Volume: 7 Issue: 13 |