This study argues that the Republic of Turkey preserved the traditional socio-economic structure of the Ottomans until 1980's. Despite various superficial changes that took place inevitably meanwhile, the traditional structure retained its equalitarian and cohesive elements in essence. Starting from 1980's, several important shifts in the State policies, combined with various changes in the national and global circumstances made possible the transition from a classless and equalitarian structure to a western type, hierarchical class society. As the wealth accumulated in the hands of certain groups, and as the poverty aggravated, the ground for equality deteriorated. This has lead to an inevitable change in the social dynamics and the ways that people built relationships. The holistic organizational forms like the Ahi order of the past (Turkish-Islamic guild)(and the social dialog which can be considered as its continuation)failed to meet all the requirements of this new situation. It is highly possible that new approaches and ways of struggle have been involved in this process, as majority of Turkish people have been going through a process of impoverishment, not only in material but also socio-cultural and spiritual capitals. For Turkish people who were accustomed to build their social capital on an equalitarian ground, such kind of value impoverishment is unacceptable: It is vitally important to prepare a comprehensive struggle to regain the humanitarian, socio-cultural and spiritual values like honor and pride that we are used to have and share.
Traditional/Egalitarian Ottoman Socio-Economic Order Western Style Class Society Poverty Class Struggle Sociocultural Human and Spiritual/Religious Capitals
Bu çalışmada, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı'nın geleneksel sosyo ekonomik düzenini 1980'lere kadar önemli ölçüde sürdürdüğü ileri sürülmektedir: Şekli değişiklikler hiç kuşkusuz gündemdeki yerlerini aldılarsa da öz itibariyle eşitlikçi, dayanışmacı geleneksel düzen önemli ölçüde varlığını sürdürdü. 1980 sonrasında ise batılı anlamda sınıflı bir düzene geçişe yol açan devletin kimi girişimleri yanında ulusal ve uluslararası çapta meydana gelen gelişmeler varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Sonuç, sınıfsız eşitlikçi düzenden sınıflı hiyerarşik bir düzene geçiş olmuştur. Büyük miktarlarda servetin az sayıda elde toplanması ve derinleşen yoksullaşma eşliğinde zedelenen eşitlik zemini beraberinde toplumu oluşturan kesimlerin ilişki kurma tarzlarının değişmesini de getirmiştir. Konumuz açısından bunun önemi, geçmişten gelen ahilik (ve onun devamı niteliğinde sayılabilecek sosyal diyalog) benzeri bütünlükçü örgütsel tarzların yeni sınıfsal durumların gereklerini bütünüyle karşılamamasıdır. Yeni mücadele yaklaşım ve tarzlarının devreye girmiş olması kuvvetle muhtemeldir; zira Türk insanının yaygın çoğunluğu bu süreci kayıplar eşliğinde deneyimlemekte; her geçen gün salt maddi değil sosyokültürel ve manevi bakımlardan da yoksullaşarak yoluna devam etmektedir. Geçmişin eşitlikçi zemini üzerinde ilişkiyi 'sermaye' olarak deneyimlemeye alışık Türk insanı için bu türden değerlerin kaybı kabul edilemez olmalıdır: Birlikte yaşamaya, paylaşmaya (ve sahiplenmeye) alışık olduğumuz onur/haysiyet gibi değerlerin kaybı başta olmak üzere, beşeri, sosyokültürel ve manevi değerlerin geri kazanımı için çok yönlü bir mücadeleye girişilmesi bu nedenlerle elzem görünüyor.
Geleneksel/Eşitlikçi Osmanlı Sosyo Ekonomik Düzeni Batı Tipi Sınıflı Düzen Yoksulluk Sınıf Mücadelesi Sosyokültürel Ve Manevi Sermayeler
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 1 Sayı: 1 |