Throughout history, population has been one of the most valuable resources for states. There have been differences between traditional societies and modern times in terms of how population is evaluated. Societies have benefited from the advantages provided by a qualified population in every period, from agricultural production to industrial production, from defensive wars to open field battles.
Qualified and sufficient human capital allows countries to use their existing resources correctly, effectively and efficiently, and plays a critical role in terms of economic growth and development. Economic development has been one of the main goals of efforts to meet people's unlimited needs with limited resources.
The level of development of countries is determined by the ratio of qualified human resources as well as national income per capita. The abundance of educated workforce enables countries to achieve significant gains in almost every field. In this context, in addition to factors such as economy and health, which are among the basic elements of development, and even as the source of these, education stands out as one of the most important infrastructure elements of development for all countries. In recent years, the ratio of trained qualified workforce within the country has been evaluated as an important indicator in determining the development levels of states.
In this study, the effects of education, population and human capital on economic development are examined; by presenting approaches that explain these relationships, it is aimed to contribute to the development of economic and social policies regarding economic development and education and population variables.
Tarih boyunca nüfus, devletler için en değerli kaynaklardan biri olmuştur. Geleneksel toplumlarla modern dönemler arasında nüfusun nasıl değerlendirildiği açısından farklılıklar görülmüştür. Toplumlar, tarımsal üretimden sanayi üretimine, savunma savaşlarından açık meydan muharebelerine kadar her dönemde nitelikli nüfusun sağladığı avantajlardan yararlanmıştır.
Nitelikli ve yeterli beşeri sermaye, ülkelerin mevcut kaynaklarını doğru, etkin ve verimli bir şekilde kullanmalarına imkân tanımakta ve ekonomik büyüme ile kalkınma açısından kritik bir rol oynamaktadır. Ekonomik kalkınma, insanların sınırsız ihtiyaçlarını sınırlı kaynaklarla karşılamaya yönelik çabaların temel hedeflerinden biri olmuştur.
Ülkelerin kalkınma düzeyi, kişi başına düşen milli gelirin yanı sıra, nitelikli insan gücünün oranıyla da belirlenmektedir. Eğitimli iş gücünün fazlalığı, ülkelerin hemen her alanda önemli kazanımlar elde etmesini sağlamaktadır. Bu doğrultuda, kalkınmanın temel unsurları arasında yer alan ekonomi ve sağlık gibi faktörlerin yanı sıra, hatta bunların kaynağı konumunda bulunan eğitim, tüm ülkeler için kalkınmanın en önemli altyapı unsurlarından biri olarak öne çıkmaktadır. Son yıllarda ise devletlerin gelişmişlik düzeyleri belirlenmesinde, ülke içinde bulunan yetişmiş kalifiye işgücü oranı önemli bir gösterge olarak değerlendirilmektedir.
Bu çalışmada, eğitim, nüfus ve beşerî sermayenin, ekonomik kalkınma üzerindeki etkileri incelenmekte; bu ilişkileri açıklayan yaklaşımlar sunularak, ekonomik kalkınma ile eğitim ve nüfus değişkenlerine yönelik ekonomik ve sosyal politikaların geliştirilmesine katkı sağlanması hedeflenmektedir.
Makalemiz tamamaen kendi öz çalışmalarımız olup, Herhangi bir etik dışı çalışma yada kopyalama olmamıştır.
Yalova Üniversitesi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Çalışma Ekonomisi ve İktisadi Demografi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ağustos 2025 |
Gönderilme Tarihi | 21 Mart 2025 |
Kabul Tarihi | 18 Ağustos 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 14 Sayı: 39 |