İnsan hakları, insanlık tarihiyle yaşıt bir gelişim çizgisine sahiptir. Sümer Kralı Urukagina’dan Babil kralı Hammurabi’ye, Hz. Muhammed’den Kral John’a ve günümüze kadar siyasî iktidarı elinde tutanlar, insan haklarının hem gelişiminde hem de sınırlandırılmasında önemli bir rol üstlenmişlerdir. Tarihî süreçte muhtelif dinî, hukukî metinlerle ve örfî uygulamalarla koruma altına alınmış veya sınırlandırılmış olan insan hakları, üstün norm olan anayasaların 18. yüzyılda ortaya çıkmasıyla birlikte farklı bir gelişim sürecine girmiştir. İnsan haklarının Türk tarihindeki gelişimi de yüzyıllar süren bir gelişim çizgisine sahip olmuştur. Türk tarihinde töreyle, şer’î hukuk kaynaklarıyla ve kanunnâmelerle koruma altına alınmış veya sınırlandırılmış olan insan haklarının, anayasal metinlerde kendine yer bulması, 1876 yılında Kânûn-ı Esâsî’nin ilânıyla gerçekleşmiştir. Daha sonra ilân edilen diğer Türk anayasalarında da (1921 Anayasası hariç) insan hakları güvence altına alınmış veya sınırlandırılmıştır. Anayasalarda yer alan insan haklarına yönelik sınırlandırma rejimleri, siyasî iktidarlar eliyle yapılan değişikliklerle birlikte kimi zaman daha demokratik hâle getirilmiş; kimi zaman da bu değişiklikler, insan haklarının sınırlandırılmasına yönelik hükümlerin daha anti-demokratik bir hâl almasına yol açmıştır.
Bu makalede bilimsel araştırma ve yayın etiği ilkelerine uyulmuştur.
Çalışmada herhangi bir kurum ya da kuruluştan destek alınmamıştır.
Çalışmada herhangi bir kurum ya da kuruluştan destek alınmamıştır.
Human rights have a development line that is as old as human history. From the Sumerian King Urukagina to the Babylonian King Hammurabi, from the Prophet Muhammad to King John, and those who hold political power until today, have played an important role in both the development and limitation of human rights. Human rights, which were protected or limited by various religious, legal texts and customary practices in the historical process, entered a different development process with the emergence of the supreme norm constitutions in the 18th century. The development of human rights in Turkish history has also had a developmental line that has lasted for centuries. The fact that human rights, which have protected or limited by custom, shar’i law sources and code of laws in Turkish history, have found a place in constitutional texts, was realized with the proclaim of the Kânûn-ı Esâsî in 1876. In other Turkish constitution proclaimed later (except for the 1921 Constitution), also human rights were guaranteed or limited. The limitation regimes for human rights in the constitutions have sometimes been made more democratic with the changes made by the political powers; sometimes these changes have caused the provisions on the limitation of human rights to become more anti-democratic.
Human Rights Political Power Constitution Constitutionalism Movement
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk ve İktisat |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |