The Reformation was a religious, social and political movement initiated in 16th century Europe as a reaction against the authority of the Roman Catholic Church. This process led to radical changes in Christianity’s history, reshaping the religio-cultural landscape of today's Europe. Therefore, the Reformation was more than a religious movement; it was a turning point that radically changed Europe’s social, political and cultural structure.
During the Reformation period, Protestant reformists criticized the institutional structure and theological doctrines of the Roman Catholic Church. One primary criticism was the Church’s doctrine of interpreting miracles as a manifestation of its own perfection, and presenting saints and their relics as ongoing sources of miraculous events. Leading reformists rejected these claims as running contrary to the Bible. They interpreted miracles within their own paradigms. Martin Luther, for instance, regarded them as an indication of God’s power, associating them with faith. Huldreich Zwingli attributed an allegorical meaning to miracles that focused more on their moral and spiritual messages. Similarly, John Calvin added a more profound meaning to miracles, and accepted them as a sign of God’s sovereignty, arguing that they were limited to the Apostolic period. He differed from Luther by stating that while miracles occurred in the past to affirm God's message, basing faith on miracles was no longer appropriate. Therefore, these reformists lacked a consensus on miracles by criticizing and rejecting the Church’s understanding of them. Regarding the sacrament of the Eucharist, an important miracle according to the Roman Catholic Church, Luther argued that Christ was physically present in the Eucharist, while Zwingli interpreted this presence symbolically. Calvin, on the other hand, evaluated Christ’s presence in the Eucharist spiritually. Concerning the possibility of miracles today, Luther believed them to be possible, albeit unnecessary for salvation. However, Zwingli argued that miracles no longer occurred. Calvin aligned with Zwingli, asserting God remained active in the world not through miracles, but through the Holy Spirit. These differences are important, as they reflect each reformer’s theological approaches, their commitment to Christian tradition, and their interpretations of sacred texts. Over time, however, these followers of these reformers formed distinct theological schools (e.g., Lutheranism and Calvinism), each offering myriad understandings of miracles. By examining how Reformist texts approached miracles, this study seeks to shed light on their impact on the Christian understanding of miracles.
Furthermore, no comprehensive study in Reformation theology has explored the concept of miracles or the views of early reformers on this topic. To address this gap, the present study explores how leading reformers conceptualized miracles and how they understood their theological significance. Specifically, it examines the impact of these thinkers on the Christian understanding of miracles. This study contributes to the theological corpus on the Reformation and offers insight for interdisciplinary and interreligious scholarship aimed at understanding diverse perspectives on supernatural phenomena. It occupies a significant place in the literature by analyzing the influence of the reformist ideas on modern Christian theology and practices. The reformers’ understanding of miracles will be subjected to a phenomenological comparison. The study will also employ a sociological approach to understand the period’s social structure, and the extent to which belief in miracles influenced it. In particular, the study will examine the reformists’ efforts to interpret Biblical miracle narratives and to transform texts into a doctrine.
This study is primarily based on theological sources from the Reformation period and the writings of leading reformists. The article also aims to clarify the meaning of the concept of miracle within Reformed theology and to assess the extent to which early reformists’ interpretations align the traditional Christian understanding. As the first academic study in Türkiye on this subject, it is expected to lay the groundwork for future research. Moreover, comparing how leading reformists understand miracles is crucial for grasping the depth of theological debates during the Reformation, and how different interpretations of Christianity were shaped. This comparison also sheds light on the diversity of Reformation-era theology and the evolution of Christian approaches to miracles. The study finds both similarities and differences in the reformists’ understanding of miracles. These differing approaches make the Christian concept of miracles more universal by placing it within a historical and theological framework, thereby enriching the existing body of theological and philosophical literature on miracles in Christianity.
Reform, 16. yüzyılda Avrupa genelinde etkisini gösteren ve Roma Katolik Kilisesi’ne yönelik derin bir eleştiri süreci olarak ortaya çıkan, dinsel, toplumsal ve siyasi bir dönüşüm hareketidir. Bu hareket, Hıristiyanlık tarihinde yalnızca teolojik bir çatışma değil, aynı zamanda köklü bir yeniden yapılanma sürecine zemin hazırlamış; Avrupa’nın dinî, kültürel ve siyasi yapısını büyük oranda şekillendirmiştir. Reformun yankıları, modern Avrupa’nın inanç sistemleri ve toplumsal düzeninin yanı sıra ulus-devletlerin oluşumunda ve güçler dengesinin yeniden tanımlanmasında belirleyici bir rol oynamıştır.
Reform dönemi, Roma Katolik Kilisesi’nin teolojik ve dinî yapısına yönelik kapsamlı eleştirilerle teşekkül etmiştir. Kilise, azizler ve kalıntılarla ilişkilendirilen mucizeleri otoritesinin teyidi olarak sunarken, reformcular bu yaklaşımı Kutsal Kitap’a aykırı bulmuş ve kendi teolojik bakış açılarıyla yeniden yorumlamışlardır. Martin Luther, mucizeleri Tanrı’nın gücünün bir göstergesi ve imanla ilişkili bir olgu olarak değerlendirirken, Huldreich Zwingli, onlara alegorik bir anlam yüklemiş ve ahlâkî mesajlarına odaklanmıştır. John Calvin ise mucizeleri Tanrı’nın egemenliğinin bir işareti olarak görmüş, ancak bu olguyu Havariler dönemiyle sınırlı tutmuştur. Calvin’e göre, mucizeler geçmişte Tanrı’nın mesajını doğrulamak için gerçekleşmiş, ancak modern iman hayatında mucizelere bağımlı bir anlayış uygun görülmemiştir. Evharistiya sakramenti konusundaki farklılıklar, bu reformcuların teolojik ayrışmalarını daha da belirginleştirmiştir. Luther, İsa Mesih’in fiziksel mevcudiyetini savunurken, Zwingli bu mevcudiyeti sembolik, Calvin ise ruhsal bir düzeyde yorumlamıştır. Günümüz mucizelerinin imkânı meselesinde de farklılıklar ortaya çıkmış; Luther mucizelerin gerçekleşebileceğini savunurken, Zwingli ve Calvin bu çağda mucizelerin sona erdiğini öne sürmüşlerdir. Bu çeşitlilik, reformcuların teolojik yaklaşımlarındaki derin farklılıkları ve kutsal metinlerin yorumlanmasında sergiledikleri çeşitliliği yansıtmıştır. Daha sonra bu fikirler, Lütercilik ve Kalvinizm gibi ekoller aracılığıyla sistemleştirilmiş ve Reform hareketinin dinî mirasını şekillendirmiştir. Reform döneminin kaynakları ışığında sadece öncü reformcuların mucize yaklaşımlarını mukayeseli inceleyerek Hıristiyan mucize anlayışına etkisini ortaya koyma çalışmamızın sınırlarını oluşturmaktadır.
Reform dönemi hakkında birçok çalışma bulunmasına rağmen bu dönemin mucize metaforu hakkında Türkçe literatürde doğrudan bir çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmada literatürdeki söz konusu boşluğa katkıda bulunmak amacıyla genel olarak Reform döneminde mucize metaforu ve öncü reformcuların mucize hakkındaki görüşleri ele alınmaktadır. Özel olarak ise bu düşünürlerin mucize yaklaşımlarının Hıristiyan mucize anlayışına etkisi incelenmektedir. Öncü reformcuların mucize anlayışlarının karşılaştırılması, yalnızca Reform dönemi teolojisinin incelenmesine katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda doğaüstü olaylara ilişkin farklı bakış açılarını anlamaya çalışan disiplinler arası ve dinler arası çalışmalara da ışık tutmaktadır. Bu çalışma, reformcuların düşüncelerinin modern teolojiye ve Hıristiyanlık pratiklerine olan etkisini derinlemesine analiz etmek açısından literatürde temel bir yer edinmektedir. Özellikle reformcuların Kutsal Kitap’taki mucize anlatılarını yorumlama ve mucizelerden ziyade metinlerin kendisini bir öğreti haline getirme çabaları teolojik yöntemle incelenecektir. Reform dönemine ait teolojik kaynaklar ve reformcuların kaleme aldıkları yazılar bu çalışmanın temel kaynağını oluşturmaktadır. Makale, reform teolojisinde mucize kavramının ne anlama geldiğini ve reformcuların mucize anlayışının geleneksel Hıristiyan mucize anlayışıyla ne ölçüde benzer ve farklı olduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu konudaki ilk Türkçe çalışma olması nedeniyle sonraki araştırmalara bir temel teşkil edeceği düşünülmektedir. Bunun yanında çalışmada reformcuların mucize anlayışlarının karşılaştırılması, Reform dönemindeki teolojik tartışmaların derinliğini ve Hıristiyanlığın farklı yorumlarının nasıl şekillendiğini anlamak açısından önemlidir. Ayrıca bu karşılaştırma hem Reform dönemi teolojisinin çeşitliliği hem de Hıristiyanlık içindeki mucize kavramına yaklaşımların evrimini anlamaya katkıda bulunmaktadır. Çalışmanın sonunda, reformcuların mucize anlayışlarında hem benzerliklerin hem de belirgin farklılıkların bulunduğu tespit edilmiştir. Bu yaklaşımlar, Hıristiyan mucize kavramını yalnızca tarihsel bir olgu olarak değil, aynı zamanda teolojik bir çerçeve içinde ele alarak daha evrensel bir perspektif sunmuştur. Reformcuların teolojik görüşleri, mucize kavramının anlamını derinleştirmiş ve bu alandaki felsefi ve teolojik tartışmaları zenginleştirerek günümüz Hıristiyan mucize anlayışının şekillenmesine önemli ölçüde katkıda bulunmuştur.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Christian Studies |
| Journal Section | Articles |
| Authors | |
| Early Pub Date | June 27, 2025 |
| Publication Date | June 30, 2025 |
| Submission Date | January 8, 2025 |
| Acceptance Date | May 20, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 24 Issue: 1 |
Hitit Theology Journal is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License (CC BY NC).