Birey, hayatı süresince çok farklı olaylarla karşılaşabilmekte ve duygu deneyimlerinde bulunabilmektedir. Deneyimlediği yaşantılar karşısındaki tutum ve davranışları ise, içinde bulunduğu dış şartların gerçeklikleri bağlamında biçimlenmektedir. İnsana özgü her türlü tutum ve davranış, yüzyıllardır sözlü ve yazılı gelenek unsurlarına konu olmuş, olmaya da devam etmektedir. İşte bu sayede, dünya çapında oluşmuş bulunan kapsamlı literatür, insana dair birey ve toplum gerçekliklerini kavrayıcı ve kuşatıcı bir biçimde ortaya koyabilmektedir. Geçmiş yüzyıllarda yazılmış eserlerdeki anlatımlar ile günümüz literatürünün bağdaştırılabilmesi ise söz konusu kapsayıcı ve kuşatıcı niteliğe bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu makalede, on ikinci yüzyılın seçkin edebiyatçılarından olan Hariri’nin Makamat adlı kitabındaki anlatı unsurları, vatan hasreti kapsamında ele alınmaktadır. Hariri’nin anlatımları, insan yaşamının çeşitli kesitlerinde karşılaşılabilen durumları anlaşılır kılacak veriler sunmaktadır. Dolayısıyla Hariri’nin anlatımlarının, vatan hasreti konusunu anlaşılır kılacak anlamlı bir işlev gerçekleştirebileceği kanaati edinilmiştir. Makalede, edebi bir eser olan Makamat’ın incelenmesinden edinilen bulgular, güncel literatürdeki teorik çerçevede değerlendirilmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak ise edebi anlatılar ile insan yaşamında deneyimlenebilecek süreçlerin etkileşimlerine bağlı olarak birbirlerine ne şekilde ayna tutabildikleri belirlenmeye gayret edilmiştir. Hariri’nin, edebi amaçlarla ortaya koyduğu yaşama ilişkin bazı gerçekliklerin, çeşitli yansımalarla belirebildiği, söz konusu yansımaların ise göç ve gurbet gibi kavramların teorisi ile belirgin ölçülerde örtüşmekte olduğu yargısına ulaşılmıştır.
Bu makalede, Hariri’nin Makamat adlı eserindeki anlatı unsurları üzerinde durulmaktadır. Arap edebiyatının tanınmış kişiliklerinden olan Hariri’nin bu eseri, 50 adet “makame” olarak ifade edilen görece kısa hikâyelerden oluşmaktadır. Eserdeki anlatıların, “vatan/memleket hasreti” kavramını hangi ölçüde yansıtabildiği hususu, makaledeki incelemelerin özünü teşkil etmektedir. Yapılan incelemelerde, güncel literatürdeki teorik izahlardan destek alınmaya gayret edilmiştir. Bu gayret ise gerçekliğe ilişkin her türlü unsurun, anlatıya dayalı eserler ile güncel literatürün (bu makale özelinde sosyoloji literatürünün) karşılıklı bir etkileşim sayesinde ortaya çıkabileceği anlayışına dayanmaktadır.
Hariri’nin Makamat’ındaki edebi anlatılar, yaşanılan topraklardan çeşitli nedenlerle uzak kalma durumlarını ortaya koymaktadır. Söz konusu durumlar, günümüz dünyasında karşılaşılmakta olan olgular ile benzerlik ortaya koymaktadır. Bu varsayımdan hareketle, geçmiş dönem yazarlarının tecrübe ve dünya görüşlerinden süzülerek gelen birincil kaynak eserlerin, insanların yüzleştikleri birtakım gerçeklikleri gözler önüne serebilecek yönlere sahip bulunduğunu ifade etmek mümkün olmaktadır. Dolayısıyla Makamat; göç/hicret, gurbet ve vatan/yurt/memleket hasreti gibi insanların binyıllardır yüzleşmek zorunda kaldığı olguları günümüze taşımaktadır. Üstlenilen böylesi bir taşıyıcı rol sayesinde insan yaşamına ilişkin gerçeklikler ile edebi anlatılar arasında belirgin bir etkileşim ortaya çıkabilmektedir. Bu ise vatan hasreti gibi bireyin iç dünyasında yaşanan fakat esas itibariyle toplumda birçok yansıması bulunan etkileşimleri de gündeme getirmektedir.
Yazılı eserler, anlam ile yorum arasında ilişki kurabilmeyi sağlamaktadır. Hariri, mensubu olduğu klasik dönem İslam toplumuna has unsurları makamelerine yansıtmaktadır. Edebi sanatların üst seviyedeki kullanımlarını sergilediği anlatılarında Hariri, yalnızca dili ve üslubu ile değil, gündelik konulara dönük gerçekçi çözümlemeleriyle de ayrı bir değer ortaya koymaktadır. Anlatı temelli eylemleri yürüten fail unsurunu, dil gibi bir yapı karşısında daha önde gören anlam arayışına dönük yaklaşım, kendine özgü bir değer ifade etmektedir. Makalede incelemeye konu edilen ve oldukça hacimli bir yekûn teşkil eden anlatı unsurları aracılığıyla, söz konusu anlatıların, ağırlıklı olarak sosyolojik kökenli teorik alan ile de örtüşmekte olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu anlayış doğrultusunda yapılan alıntı, açıklama ve yorumlar, vatan hasreti konusunda oluşmuş bulunan teorik yaklaşımlar ile de uygunluk sergilediği kanaatini desteklemektedir.
Bütün dergi çalışanlarına teşekkürler...
One may encounter many different events and experience various emotions throughout his/her life. The attitudes and behavior towards such experiences are shaped in the context of the realities of the external conditions in which the individual exists. All kinds of human attitudes and behavior have been a subject of oral and written elements of tradition for centuries. Thanks to this, the comprehensive literature that has emerged around the world can reveal the realities of the individual and society about human beings in an insightful and comprehensive manner. The ability to reconcile the narratives in works written in earlier centuries with today's literature is possible, depending on the insightful and comprehensive manner in question. In this article, the narrative elements in the book Maḳāmāt by al-Ḥarīrī, one of the distinguished writers of the twelfth century, are discussed with reference to homesickness. Al-Ḥarīrī's narratives provide data that could help understand the potential situations in various walks of human life. Therefore, it was concluded that al-Ḥarīrī's narratives can play a meaningful function that might help appreciate homesickness. In the article, the findings obtained from the analysis of Maḳāmāt, which is a literary work, were evaluated using the theoretical framework in the current literature. The results helped determine how processes that people go through in their lives and literary narratives can mirror each other based on how they interact. It was concluded that some of the realities about life that al-Ḥarīrī described for literary purposes can emerge through various reflections and that these reflections overlap with the theory of concepts such as migration and expatriation.
This article focuses on the narrative elements in al-Ḥarīrī's Maḳāmāt. This work of Al-Ḥarīrī, one of the well-known figures of Arabic literature, consists of 50 relatively short stories called "Maḳāmā". The extent to which the narratives in the work reflect the concept of "longing for homeland" constitutes the essence of the analyses in the article. In the analyses, the author sought support from the theoretical explanations in the current literature. This effort is based on the understanding that all kinds of elements of reality can emerge, thanks to a mutual interaction between narrative works and the contemporary literature (sociology literature in particular).
Literary narratives in al-Ḥarīrī's Maḳāmāt describe various cases of people’s staying away from their homelands for various reasons. These cases bear similarities with the phenomena encountered in today's world. Based on this assumption, it is possible to state that the primary sources, filtered from the experiences and worldviews of the authors of the past, have aspects that can reveal some of the realities that people face. Therefore, Maḳāmāt passes down the facts that people have had to face for millennia, such as immigration/hijra, expatriation and longing for one’s homeland. Thanks to such a role of transmission, a significant interaction can emerge between the realities of human life and literary narratives. This unearths the interactions experienced in the inner world of the individual, such as homesickness but provides many reflections in the society.
Written works help establish a relationship between meaning and interpretation. In his Maḳāmāt, al-Ḥarīrī reflects the elements unique to the classical period Islamic society, which he was affiliated with. In his narratives, in which he displays the advanced uses of the literary arts, al-Ḥarīrī adds a special value to the discussion, not only through his language and style but also through his realistic analyses of day-to-day issues. The approach to meaning search, which emphasizes the agent element carrying out narrative-based actions over a structure such as language, holds its own unique value. Through the narrative elements, which are the subject of the study and constitute a very voluminous whole, it was found that the aforementioned narratives also overlap with the theoretical field of sociological origin. The quotes or explanations provided and comments made in line with this understanding support the opinion that it is also compatible with the existing theoretical approaches on homesickness.
Turkish Islamic Literature Literature Homesickness Al-Ḥarīrī Maḳāmāt
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 20 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |