Kâf suresi 16. ayeti Diyanet İşleri Başkanlığı meali de dahil birçok mealde, “Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız” şeklinde çevrilmektedir. Ayette geçen “habl-i verid” ifadesi bu meallerde “şah damarı” olarak Türkçeye çevrilmektedir. Bunun yanında bazı meal ve tefsirlerde “habl-i verîd” ifadesi aynen kullanılmakta, bazı meallerde “boyun damarı”, “can damarı” anlamlarıyla Türkçeye çevrilmektedir. “Habl-i verid”, İngilizce ve birçok dile Latince karşılığıyla aynı şekilde “jugular ven” olarak çevrilmektedir.
Boynun her iki yanında, kalpten baş bölgesine temiz kan götüren atardamarlarla baş bölgesinden kalbe kirli kan getiren toplardamarlar bulunmaktadır. Temiz kanı götüren bu atardamarlara Türkçe’de şah damarı denilmektedir. “Şah damarı” tıbbi olarak “karotid/karotis (carotid/carotis) arter” şeklinde ifade edilmektedir. Kirli kanı kalbe getiren toplardamarlara da tıbbi olarak “jugular ven (vein)” denilmekte ve Türkçede “boyun toplardamarı” anlamına gelmektedir.
“Habl-i verîd” Türkçe meallerde “şah damarı” olarak çevrilmektedir ve şah damarının tıbbi karşılığı “carotis arter” terimidir. Bu durumda, söz konusu Türkçe mealler temel alındığında “habl-i verîd”, tıbbi olarak “carotis arter” terimiyle ifade edilmelidir. Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı İngilizce meali dahil Türkçe dışında birçok dile “habl-i verîd”, boyun toplardamarı anlamında “jugular ven” olarak çevrilmektedir. Yani, aslında diğer dillerin birçoğunda “habl-i verîd” tıbbi olarak “juguler ven”, terimine karşılık gelirken, bir çelişki olarak “habl-i verîd”in Türkçe meali “şah damarı”, “carotis arter” terimine karşılık gelmektedir.
Bu sorunu irdelemek üzere yapılan literatür taramasından elde edilen bulguların nitel analizine dayanan çalışmada sırasıyla şunlar yapılmıştır: Tarihsel perspektifle birlikte “şah damarı” ve “boyun toplardamarı” terimlerinin Türkçedeki doğru ve yanlış kullanımları açıklanmıştır. Sonra ayetteki “habl-i verîd” teriminin bazı dillerdeki karşılıkları sunulmuş, Kur’ân’da ve Arapçada damar terimleriyle “habl” kelimesinin kullanımı açıklanmıştır. Osmanlıca ve Türkçe boyun damarları anatomisi tarihi gelişimiyle irdelenmiş, daha sonra tıbbi açıdan “habl-i verîd” kelimesinin Türkçe meallerde kullanımının tarihsel örnekleriyle değişimi incelenmiştir. Terim, Arapça, Osmanlıca ve Türkçe anatomi bilgisindeki karşılıklarının tahlilleri neticesinde geçmişten gelen yorumlarıyla birlikte anatomik, fizyolojik ve mana farklılıkları açısından yorumlanmıştır. İbn Arabi geleneğini takiben, ayette geçen “yakınlık” ifadesi, berzah kavramıyla birlikte “daha yakınlık” şeklinde ele alınmıştır. İnsan vücudunda kalp damar sisteminin kirli ve temiz kan dolaşımı, bazı noktalarda birbirine çok yaklaşmakta, arada sadece bir çizgi gibi perde bulunmaktadır. Bir daireyi iki yarım daireye ayıran bir çizginin, yarım dairelerin birbirine yakınlığında “daha yakın” olması gibi bu vücut noktalarındaki anatomik, fizyolojik yakınlık madde ve mana yakınlığına işarete olarak düşünülmüştür. İbn Arabi yaklaşımına ilaveten, İbn Abbas’ın “habl-i verîd” için söylediği, “habl ve verîd aynı şeydir” sözü temel alınarak farklı bir yorum denenmiştir. Buna göre, Arapça, Latince, İngilizce ve Türkçe tıbbi malumatın mukayesesi ile “habl” ve “verîd” kelimelerinin “göbek bağı” anatomik yapısının iki ayrı özelliğine işaret ettiği yorumu yapılmış, insan için “yakınlık” ifade eden “göbek bağı”nın “daha yakın” için referans noktası olabileceği, Allah’ın insana hayat bağı olan göbek bağından daha yakın olduğu çıkarımı yapılmıştır.
Sonuç olarak, “habl-i verîd” teriminin, tarihsel gelişimiyle birlikte, günümüz tıp bilgisiyle uyumlu olarak ele alınması gerektiği ifade edildi. Bu bağlamda Türkçe Kur’ân meallerindeki yapılan çeviri hatalarının, güncel tıbbi bilgilerin Kur’ân meallerinde kullanımıyla düzeleceği ifade edildi. Kur’ân’ın Türkçe mealleri ve diğer dillerin mealleri arasındaki farklılığın en az düzeyde olmasıyla Kur’ân’ın yorumunun daha doğru yapılacağı vurgulanarak yeni yorumların Allah’ın bir rahmeti olduğu ifade edildi. “Habl-i verid” ifadesi, yeni bir yorumla, Türkçedeki şah damarından başlayarak, boyun damarı, kalple göbek bağına birlikte işaret edecek şekilde sınırlar içinde açıklandı.
Tefsir Tercüme Kur’ân-ı Kerim Kâf Suresi Habl-i Verîd Şah Damarı Karotis Arter Göbek Bağı
The 16th verse of Sūra al-Qāf is translated as "Indeed, it is We Who created humankind and fully know what their souls whisper to them, and We are closer to them than their jugular vein" in many translations of the Qurʾān, including the one published by Presidency of Religious Affairs. The phrase “ḥabl al-warīd” in this verse is translated into Turkish as “şah damarı” (carotid vein in English). In addition, the Arabic phrase "ḥabl al-warīd" itself is used in some translations and tafsīrs, while in others, it is translated as "boyun damarı” (the neck vein) or “can damarı” (life vein). The phrase “jugular vein”, the Latin equivalent of “ḥabl al-warīd”, is retained in translations into many languages, including English.
On both sides of the human neck are arteries that carry oxygenated blood from the heart to the head and veins that transfer venous blood from the head to heart. These arteries that carry oxygenated blood are called “şah damarı” in Turkish. The medical term for “şah damarı” is carotid artery in English. The venous blood vessels that carry the deoxygenated blood to the heart are medically known as “jugular veins”, and it means “boyun damarı” in Turkish (neck vein).
“Ḥabl al-warīd” is translated as “şah damarı” into Turkish (carotid vein in English), and the medical equivalent of this Turkish term is “carotis artery” in English. Therefore, based on the aforementioned Turkish translations, the medical equivalent of the term “ḥabl al-warīd” should be “carotis artery”. However, the phrase “ḥabl al-warīd” is translated as “jugular vein” meaning neck vein in many translations in different languages, including the English translation published by the Presidency of Religious Affairs in Turkey. In other words, while the term’s Turkish translation “şah damarı” means “carotid artery”, “carotis artery”, “ḥabl al-warīd” is medically equivalent to the term “jugular vein” in many other languages in a conflicting way.
The following sequence of activities were carried out in the present study, which is based on the qualitative analysis of the findings obtained from the literature review conducted to investigate this problem. Along with the historical perspective, this study elaborates on the accurate and inaccurate usages of the terms “şah damarı” (carotid vein) and "neck vein" (boyun toplardamarı) in Turkish. Then, it presents the equivalents of the term “ḥabl al-warīd” mentioned in the verse in some languages and discusses the use of the word “ḥabl” with reference to the terms about vein in the Qurʾān and Arabic. It examines the anatomy of the neck veins in Ottoman Turkish and modern Turkish in terms of the term’s historical development and provides historical examples. It also examines the changes in the use of the word " ḥabl al-warīd" in Turkish translations from a medical perspective. Based on the analysis of its equivalents in Arabic, Ottoman Turkish and modern Turkish with reference to the knowledge of anatomy, the term was interpreted with respect to anatomy, physiology and semantics, along with its interpretations from the past. Following the tradition of Ibn al-ʿArabī, the word "closeness" in the verse was considered as "closer proximity" in line with the concept of barzakh. In the human body, the two separate circulations of the cardiovascular system for the venous and oxygenated blood come very close to each other at certain points, with just a thin line between them. Just as a line dividing a circle into two semicircles is "closer" when the semicircles are next to each other, the anatomical and physiological proximity at these body points is thought to imply the proximity of matter and spirituality. In addition to Ibn al-ʿArabī’s approach, a different interpretation was offered base on Ibn Abbas, who said that " ḥabl and warīd are the same thing” in " ḥabl al-warīd”. Accordingly, it was concluded that the words “ḥabl” and “warīd” refer to two different properties of the anatomical structure of the “umbilical cord” as understood from a comparative analysis of some medical information in Arabic, Latin, English and Turkish. It was inferred that God is closer to man than the umbilical cord, which functions as the link to life.
In conclusion, the term " ḥabl al-warīd " should be reconsidered in line with the current medical knowledge, along with the historical use of this phrase. This study concludes that the translation errors made in the translations of Qurʾān into Turkish could be corrected by considering the current medical knowledge. It also emphasizes that the interpretation of the Qurʾān would be more accurate if the differences between the Turkish translations of the Qurʾān and its translations into other languages were minimized. It also highlights that new interpretations are a mercy of Allah. The phrase “ḥabl al-warīd” was explained in a novel way, based on “şah damarı” in Turkish, along with the neck vein, heart and umbilical cord.
Tafsīr Translation Qurʾān Sūra al-Qāf Ḥabl al-Warīd Jugular Vein Carotid Artery Umbilical Cord
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 21 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 48 |