It is well-known that the Holy Qurʾān is rich in its content as there are many subjects, including but not limited to, the secrets of pre-eternity and eternity, the knowledge of the visible and invisible worlds, the nature of life in the world and Hereafter. It also presents information about the events that have occurred since the creation of the universe and will occur until the end of the world. Since the earliest times up until the present time, many subjects in the Holy Qurʾān have been discussed and interpreted by commentators. Similarly, cosmic verses address the universe, which is the place that points to the existence of Allah and manifests His power, have been interpreted, and relationships have been established between these verses and the issues that are of interest to science. In short, it can be said that Qur’anic expressions about beings in the heavens and on Earth, along with natural phenomena, have been interpreted, explained and understood in the light of scientific data. In fact, the Holy Qurʾān also encourages scientific studies by directing people to science; as a consequence, cosmic verses in the Qurʾān are understood more clearly. It should be noted that one of the characteristics of the Qurʾān is that it appeals to the human mind. It invites intellectual minds to observe the universe and contemplate the divine wisdom in it. The purpose of this could be to contribute to the understanding of the existence and power of Allah, as new data revealed by science encourage the idea that there is a great intelligence beyond the beings in the universe.
On the other hand, some objections have been raised against interpreting verses by using scientific data, and there have been some who claimed that the verses of the Qurʾān cannot be interpreted using data from evolving science and technology. According to the proponents of this perspective, as the audience of the Qurʾān at the time of its revelation lived in an unlettered (ʾummī) society, the Qurʾān should be unlettered, too. In other words, it is not rational to address the society of the time by explaining things they could hardly understand and to hold them responsible for things beyond their comprehension. Therefore, it is not possible for the matters mentioned in the verses of the Qurʾān that address Earth, the sky and the beings between these two to go beyond the scientific matters approved by the Qurʾān and known by the Arab society at the time of its revelation. It is understood that no direct objections are raised to the existence of scientific matters in the Qurʾān; it is only argued that the Qurʾān does not contain branches of science that were unknown to the Arabs at the time of its revelation.
Many verses in the Qurʾān mention some scientific facts and provide some information about Earth, mountains, seas, rivers, along with people and animals on Earth. Moreover, there is also information about some heavenly objects such as the sun, moon and stars. Earlier tafsīrs, apparently emphasised the wisdom of these verses rather than their nature. However, in later periods, more in-depth research on these verses was carried out, and it was found that these verses support data from positive sciences, albeit indirectly. This has led many scholars to investigate and interpret the Qurʾān. With the development of science and technology, it has been understood that scientific data do not contradict the Qurʾān.
The purpose of the present study is to show that scientific exegesis is not something to be avoided unlike what is claimed by those who oppose the scientific exegesis school. On the contrary, if some conditions are met, scientific exegesis helps better understand the Qurʾān and prove the fact that it is the word of Allah. Furthermore, the present study sets out to explain that scientific exegesis is essential for understanding some verses and that religion and science do not contradict but complement each other.
Taking into account cosmic verses in the Qurʾān that mention issues that are also of interest to modern science, the present study discusses the interpretations by contemporary Islamic scholars about these verses and evaluates their views on scientific exegesis.
This study elaborates on the definition of scientific exegesis, the history of such exegesis activities, some scientific discoveries that are thought to be pointed out in the Qurʾān, the contribution of cosmic verses to the development of science and the contribution of science to the understanding of these verses.
: Exegesis (Tafsīr) Scientific Exegesis Cosmic Verses Universe Science
Kur’ân-ı Kerimin zengin bir muhtevaya sahip olduğu bilinmektedir. Zira içerisinde ezel ve ebed sırları, görünen ve görünmeyen âlemlerin bilgisi, dünya ve ahiret hayatının mahiyeti gibi daha nice konular bulunmaktadır. Yine kâinatın yaratılışından kıyametin kopmasına kadar meydana gelmiş ve gelecek olaylar ile ilgili bilgiler de onda yer almaktadır. Geçmişten günümüze kadar Kur’ân-ı Kerim’deki pek çok konu müfessirler tarafından ele alınıp tefsir edildiği gibi Allah’ın varlığına işaret eden ve kudretinin tecelli ettiği yer olan kevnî âyetler dediğimiz kâinattan bahseden âyetler de tefsir edilmiş, bu âyetler ile bilimin ilgi alanına giren konular arasında bir ilişki kurulmaya çalışılmıştır. Kısacası; göklerdeki ve yerdeki varlıklara ve tabiat olaylarına dair ifadelerin bilimsel veriler ışığında anlaşılmaya, tefsir ve izah edilmeye çalışıldığı söylenebilir. Zaten Kur’ân-ı Kerim de insanları bilime yönlendirerek bilimsel çalışmaları teşvik etmekte, bunun doğal sonucu olarak da kevnî âyetler daha açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Nitekim Kur’ân’ın özelliklerinden birisi de insanın aklına hitap ediyor olmasıdır. Kur’ân akıl sahiplerini kâinatı seyretmeye ve onda bulunan ilahi hikmetleri düşünmeye davet etmektedir. Böyle yapmaktan gaye Allah’ın varlığının ve kudretinin anlaşılmasına katkı sağlanmasıdır denilebilir. Zira bilimin ortaya koymuş olduğu her yeni veri, evrendeki varlıkların ötesinde etkili bir zekânın var olduğu düşüncesini doğurmaktadır.
Bununla beraber bilimsel veriler ışığında âyetlerin tefsir edilmesine bazı itirazlar yapılmış, gelişen bilim ve teknoloji verileri ile Kur’ân âyetlerinin tefsir edilemeyeceği görüşünü savununlar da olmuştur. Bu görüşü savunanlara göre Kur’ân’ın nâzil olduğu dönemdeki muhataplar ümmi bir toplumda yaşadıkları için Kur’ân’ın da ümmî olması gerekmektedir. Yani o günkü toplumun anlayamayacakları şeylerle onlara hitap edilmesi, zihinlerinin kavrayamayacağı şeylerden sorumlu tutulmaları hikmetle bağdaşmaz. Bu nedenle Kur’ân-ı Kerim’de yer, gök ve bu ikisi arasında yer alan varlıklardan bahseden âyetlerde geçen hususların, Kur’ân tarafından onaylanan ve nüzul dönemindeki Arap toplumu tarafından bilinen ilmi hususları aşması söz konusu değildir. Buradan anlaşıldığına göre; Kur’ân’da bilimsel hususların var olmasına mutlak manada itiraz edilmemiş, sadece nüzul döneminde Araplar tarafından bilinmeyen bilim dallarını içermediği savunulmuştur.
Kur’ân-ı Kerim’deki birçok âyette bazı bilimsel gerçeklere temas edilmekte, yeryüzü ve üzerinde bulunan dağlar, denizler, nehirler, insanlar ve hayvanlar hakkında bazı bilgilere yer verilmektedir. Bununla birlikte gökyüzü, güneş, ay ve yıldızlar gibi bazı nesneler hakkında da bilgiler bulunmaktadır. İlk dönem tefsirlerinde bu tür âyetlerin mahiyetinden çok, bu âyetlerin hikmetleri üzerinde durulduğu görülmektedir. Ancak sonraki dönemlerde bu âyetler hakkında daha derinlikli araştırmalar başlamış, bu âyetlerin pozitif bilim dallarına ait bilgiler ile dolaylı olarak da olsa örtüştüğü ortaya çıkmıştır. Bu durum birçok ilim adamını Kur’ân’ı araştırmaya ve yorumlamaya yöneltmiştir. Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle, bilimin ilgi alanına giren pek çok konunun Kur’ân’a aykırılık teşkil etmediği anlaşılmıştır.
Bu çalışmanın amacı, bilimsel tefsir çalışmalarının, bilimsel tefsir ekolüne karşı çıkanların iddia ettikleri gibi kaçınılacak bir şey olmadığını, bilakis bazı şartlara uyulması halinde Kur’ân’ın daha iyi anlaşılmasına ve Allah kelamı olduğu gerçeğinin ispatına yardımcı olduğunu ortaya koymaktır. Bununla birlikte bazı âyetlerin anlaşılması hususunsa bilimsel tefsirin zaruri olduğu, din ile bilimin çelişmediği aksine birbirlerini tamamlayıcı birer unsur olduğunu açıklamaktır.
Bu çalışmada, Kur’ân-ı Kerim’de geçen ve modern bilimin de ilgi alanına giren konulardan bahseden kevnî âyetler dikkate alınarak çağdaş İslam bilginlerinin bu âyetler ile ilgili yorumlarının ve bilimsel tefsir hakkındaki görüşlerinin değerlendirilmesi yoluna gidilmiştir.
Yine bu çalışmada, bilimsel tefsirin tanımı, bu tür tefsir faaliyetlerinin tarihçesi, Kur’ân’da işaret edildiği düşünülen bazı bilimsel keşifler, kevnî âyetlerin bilimin gelişmesine ve bilimin bu âyetlerin anlaşılmasına olan katkısı gibi konular ele alınmıştır.
Katkılarınız için şimdiden teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 13 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 28 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 52 |