Ehl-i Sünnet’in en önemli
temsilcisi olan İmam Mâtürîdî (ö. 333/944) çeşitli din, inanç ve kültürlere ev
sahipliği yapan Mâverâünnehir’de dünyaya gelmiş, dinî, felsefî ve siyasî birçok
görüşün ortaya çıktığı ve İslam inancına içeriden ve dışarıdan yıkıcı
düşüncelerin sokulmaya başlandığı bir dönemde yaşamıştır. Yaşadığı toplumun
inanç ve değerlerine karşı sorumluluk bilinciyle hareket eden Mâtürîdî, İslam
inanç esaslarını bu yıkıcı fikrî saldırılara karşı savunarak büyük bir mücadele
vermiştir. Bu mücadelesinde tevhid merkezli din anlayışını ön plana çıkarmış,
bu inanca aykırı görüş benimseyen dinleri eleştirmiştir. Mâtürîdî’nin
eleştirdiği dinlerden biri de Yahudilik’tir. Ona göre beşeriyetin ilk dini, tevhid dinidir. Bu anlamda Hz.
Muhammed de dahil bütün peygamberler aynı dini tebliğ etmiş; insanları sadece
Allah’ı birlemeye ve ibadeti O’na has kılmaya çağırmışlardır. Ancak bu dine inanan topluluklar çeşitli
sebeplerle tevhid inancını bozmuşlardır. Bu inancı bozanların arasında
Yahudiler de bulunmaktadır. Bu bakımdan Yahudilik, öz itibariyle ilahî bir din
iken zamanla tahrif edilerek bu özden uzaklaşmıştır. Bu çerçevede Yahudi
teolojisini çeşitli açılardan eleştiren Mâtürîdî, Yahudilerin bilhassa nübüvvet
inançları üzerinde durmuştur. Bütün peygamberlerin aynı dini tebliğ ettiği
prensibinden hareketle Yahudilerin nübüvvet konusunda benimsedikleri
inançlarını ve peygamberlere karşı sergiledikleri tutumlarını tevhid inancından
bir sapma olarak değerlendirmiştir. Bu makalede yukarıda teorik zemin dikkate
alınarak Mâtürîdî’nin nübüvvet bağlamında Yahudi teolojisine
yönelttiği temel eleştirilerinin tespiti amaçlanmaktadır.
Imam Māturīdī (d.
333/944), was born in in Transoxania where hosted to various religions, beliefs
and cultures, and lived in a period in which many religious, philosophical and
political views emerged and Islam was attacked by destructive thoughts coming from
inside and outside. Acting with a sense of responsibility towards the beliefs
and values of the community he lived, Māturīdī fought a great struggle by
defending the principles of Islamic belief against this devastating
intellectual assault. In this struggle, he highlighted the monotheist
perception in religion and criticized the religions which had contradicted with
this perception. Judaism was one of these religions that Māturīdī criticized.
According to him, the first religion of humanity is the religion of monotheism.
In this sense, all the prophets, including Prophet Muhammad, spread the same
religion; they called on people to merely believe Allah and make worship unique
to Him. However, some communities distorted the belief of monotheism for various
reasons. Among these communities are Jews. In this respect, Judaism, while
inherently a divine religion, was distorted over time and moved away from this
essence. In this respect, by criticizing Jewish theology in various contexts,
Māturīdī focused specifically on the prophetic beliefs of the Jews. Acting on
the principle that all the prophets have the same religion, he regarded that
the prophetic belief of the Jews ended up with a deviation from the belief of
monotheism. In this article, it is aimed
to determine the criticisms of Māturīdī towards Jewish theology in the context
of prophetic beliefs by taking theoretical background above into consideration.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 17 Issue: 34 |