İnsanlığın felsefi birikiminde, özellikle ilk dönemlerden bu yana, en çok tartışılan meselelerden biri dış dünyanın bilgisini nasıl edindiğimizdir. Thales’den itibaren “Alemin ilk maddesi nedir?” sorusu ekseninde yapılmaya başlayan tartışmalar, Aristoteles ile, atomculuk ve tümel-tikel ya da Birinci ve İkinci Nitelikler (cevher-âraz) ilişkisi çerçevesinde yoğunluk kazanmaya başlamıştı.1 Önceleri mantık ve ontoloji sahasında başlayan müzakareler, daha sonra epistemolojik bir konum almaya başladı. Mantık alanında düşünülebilen her şeyin önce bir “tek olan” şeklinde tasarlanabileceği, hiç bir “tek olan”ında başka tek olanlarla özdeş olmadığını tekil kavramı ile ifade edilir. Buna karşılık, “tek olan”lar arasında, sahip oldukları ortak özellikler bakımından bir özdeşlik kurarak elde edilen kavram, genel terimi ile karşılanır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2002 |
Published in Issue | Year 2002 Volume: 1 Issue: 1 |