Tabiat unsurları yaşamın başlangıcından beri insanoğlu için önemli olmuştur. Öyle ki yaratılışı anlatan mitlerde ilk insan bir mağarada su ve toprağın karşımı sonucu oluştu. En eski mitik anlatılardan halk şiirlerine kadar genelde tabiat özelde ise toprak varlığın ayrılmaz bir parçası olarak yer aldı. Doğa ile iç içe yaşayan âşıklar şiirlerinde duygu ve düşüncelerini aktarırken doğanın bütün unsurlarını kullanmıştır.
Âşıklık geleneği, Türk sözlü kültür geleneğinin temel dinamiklerinden biridir. Kam, baksı, ozanların Anadolu’daki ardılı olan âşıklar, birincil kültür ortamı bağlamında düşündüğümüzde kültürel kodları muhafaza etmiş ve gelecek nesillere aktarmıştır. Bu bağlamda âşıklar Türk kültürünün sürekliliği açısından önemli işlevlere sahiptirler. 1894 yılında Sivas’ın Sivrialan köyünde doğan Veysel Şatıroğlu, küçük yaşlarda çiçek hastalığı nedeniyle gözlerini kaybeder. Babasının oyalansın diye aldığı saz ile birlikte çalıp söylemeye başlar. Onun gözlerinin görmemesi ve çektiği büyük acılar sanatında olgunlaşmasını sağlar. Âşık Veysel, Türkçe’yi saf ve temiz bir şekilde kullanarak duygu ve düşüncelerini anlaşılır biçimde dile getirmiş bir âşıktır. Âşık Veysel, şiirlerinde tabiat unsularına yer vermiş ve tasavvufun en önemli konusu olan “anasır-ı erbaa”yı da şiirlerine konu etmiştir. Bu makalede Âşık Veysel’in “Kara Toprak” adlı şiiri ontolojik bir yaklaşımla çözümlenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 12 Sayı: 1 |