21. yüzyılın başat edebiyat eğilimlerinden/tarzlarından biri olan Yeraltı edebiyatı özü itibariyle her türlü illegal ve gayriahlaki davranışın ve edimin kendine yer bulduğu, cinselliğin, şiddetin, müptezelliğin, anarşist ve köktenci bir yaklaşımla kotarıldığı; üslup bakımından ise argonun, küfrün, jargonun egemen olduğu bir edebiyattır. Tüm dünyada olduğu gibi Almanya’da da Yeraltı edebiyatı, özellikle Türkiyeli göçmen yazarların katkılarıyla son dönemlerde yaygınlık kazanmıştır. Almanya’da Yeraltı edebiyatı, esas olarak Nazi dönemindeki uygulamaların neticesinde gelişir. Dönemin koşulları; muhalif yazarlar açsından yeraltına çekilmek, hem içerik hem üslup hem de yayımlanma teknikleri bakımından “illegalleşmek” gibi Yeraltı edebiyatının temel kriterlerini kullanmayı zorunlu kılar. Her ne kadar Nazi rejiminin 1945’te yıkılmasıyla fiili anlamda gerekliliği ortadan kalksa da Yeraltı edebiyatı, bir tür ve eğilim olarak varlığını sürdürür. İşte Almanya’daki Yeraltı edebiyatı, yansımaları günümüze kadar süren bu ana izlek etrafında çeşitlenir ve genişler. Bu bağlamda yazarların odaklandığı bazı konular dikkat çekmektedir. Bunlar; 1960’lı yılların devrimci romantik ikliminden doğan Beat kuşağının öncülüğünü yaptığı anarşist tavrın edebiyata yansımaları, 1990’da iki Almanya’nın birleşmesiyle ortaya çıkan problemler ile işsizlik, ötekileştirme, ayrımcılık, ırkçı saldırıların yarattığı sorunlardır. Bu bağlamda Yeraltı edebiyatı tarzında eser veren Türk yazarların sayısının azımsanmayacak bir yekûna tekabül ettiğini söylemek gerekir. Çünkü üçüncü hatta dördüncü kuşağını oluşturan yaklaşık 10 milyonluk bir nüfusa sahip Türkiyelilerin hâlâ muhatap olmaktan kurtulamadıkları önyargılar, şiddete varan ırkçı saldırılar, ekonomik ve sosyopsikolojik sorunlar devam etmektedir. Nihayetinde bu makûs talihi tersine çevirmek için edebiyata sarılan yazarların; müesses nizamı sarsması, günlük dili yapısöküme uğratması, argoyu, küfrü ve cinselliği sansürsüzce kullanması, rap kültürden beslenmesi, edebi türleri amorflaştıran deneyselliklere meyletmesi kaçınılmazdır. Aşağılayıcı bir sıfat olarak kullanılan Kanak terimini itirazın ve isyanın alfabesi olarak yeniden üreten ve pejoratif anlamından uzaklaştırarak olumlu bir kimlik tanımına dönüştüren yazarların yolu Yeraltı edebiyatının paftalarıyla çakışmak zorundadır. Bu bağlamda Feridun Zaimoğlu’nun açtığı kanaldan gelerek sadece Türkiyelilerin değil; tüm göçmenlerin, ötekileştirilenlerin, kaybedenlerin, müptezellerin, iflah olmaz muhaliflerin çığlığına dönüşen Yeraltı edebiyatı; Deniz Utlu, Mutlu Ergün, Selim Özdoğan, Dilek Güngör ve Lütfiye Güzel gibi yazarların eserlerinde varlığını sürdürmeye devam etmektedir.
Yeraltı Edebiyatı Alman yeraltı edebiyatı Almanya’da göçmen edebiyatı Almanya’da Türkiyeli yazarlar
Underground literature, one of the dominant literary tendencies/styles of the current era, inherently contains all kinds of illegal and irrational behaviours and acquisitions. Underground literature in Germany, as well as in the whole world, has recently gained wide currency especially with the contributions of immigrant authors from Turkey. Underground literature in Germany develops in reaction to the practices in the Nazi Period. Although its de facto necessity disappeared with the fall of the Nazi regime in 1945, underground literature continues to exist as a genre and trend. In this context, some issues have become prominent on which authors focus. The reflections of the anarchist attitude led by the Beat generation, which emerged from the revolutionary romantic climate of the 1960s, the problems that emerged with the unification of the two Germany in 1990 and marginalisation, discrimination and nationalist attacks that started to make its presence felt more in the same period are among the above-mentioned issues. In this context, it should be said that the number of Turkish authors who compose works in the style of underground literature corresponds to a considerable amount. Because, the third and even the fourth generation, which accounts for 10 million citizens of Turkey, cannot still avoid being the object of prejudices, violent racist attacks, marginalisation, economic, cultural and socio-psychological problems. Eventually, the authors reckon on literature to turn this ill fate inside out, and it is inevitable for them to deconstruct the daily language, use slang, swearing and sexuality explicitly, feed on rap culture, and tend to the experiments that amorphise the literary genres. The path of authors who reproduce the terms Kanak/Kanakça, which are normally used as humiliating adjectives, as the alphabet of reaction, objection, and rebellion and transform them from pejorative meaning into a positive definition of identity, not surprisingly coincides with the pathway of the underground literature. In this context, underground literature which emerges under the pioneer of Feridun Zaimoğlu and becomes a scream of not only the Turkish but also of all immigrants, the marginalised, losers, disreputable individuals continue to exist in the works of authors such as Deniz Utlu, Mutlu Ergun, Selim Ozdogan, Dilek Gungor and Lütfiye Güzel.
Underground literature German underground literature immigrant literature in Germany Turkish authors in Germany
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Literary Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2020 |
Submission Date | January 19, 2020 |
Acceptance Date | June 19, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.