There were two major events that affected Christianized Europe in the second part of the millennium. The first was the rapidly advancing Muslim armies on the once Christian soils, and the second was the Viking expeditions that were destroying all European shores. But soon the second of these two powers, the Vikings, accepted Christianity and joined the Crusaders against the first power which we mentioned above. The spiritual power of the Christian Doctrine that sustained the Crusades had profoundly affected all societies in Europe. The entire Christian world acted according to the Crusader principles and passed through Anatolia reaching the holy lands. Among the nations that acted upon the Crusader thought were the Scandinavian nations which were newly Christianized like the Vikings who were categorized as barbarians not so long ago. In the year 1095, Svend Svensson like many European dynasty members heard the call of Pope Urban II and set off to Jerusalem with fifteen thousand companions from mostly Denmark and all over Scandinavia. He tried to advance Jerusalem through the Anatolian peninsula after stopping in Constantinople. However, Svensson could not go beyond the city of Akşehir (Φιλομήλιον) and was killed there with the fifteen thousand men under his command. Hence, if new archeological expeditions are financed, Svend Svensson’s journey with the Crusaders in Anatolia will take its place in our historical records and become an interesting part of Crusade History. As a result of their conversion to Christianity, the once raiders of Europe, the Vikings became a part of the Christian world. Thus, the Vikings with their savage memories occupied a unique place in the forming of a European identity and marched against the Muslims in Anatolia with the Crusader armies. This paper attempts to introduce the historical identity of Svend Svensson and to shed light upon the traces his troops left in Anatolian soils that have been waiting to be discovered.
Hristiyan Avrupa için birinci milenyumun ikinci yarısını etkileyen iki büyük olaydan birincisi Müslüman ordularının bir zamanlar Hristiyan olan topraklar üzerinde hızla ilerlemesi ise ikincisi de Viking akınlarının tüm Avrupa kıyılarını hırpalamasıdır. Ancak çok geçmeden bu iki büyük güçten ikincisi olan Vikingler Hristiyanlığı kabul etmiş ve birinci güce karşı toplanan Haçlı kuvvetlerine dâhil olmuştur. Haçlı Seferlerine Hristiyanlığın resmi doktrininde kazandırılan manevi güç, Avrupa’daki tüm toplumları derinden etkilemiştir. Tüm Hristiyan dünyası Haçlı düşüncesine uygun olarak harekete geçmiş ve Anadolu üzerinden geçerek kutsal topraklara doğru yönelmiştir. Haçlı düşüncesiyle harekete geçen bu toplumlar arasında Hristiyanlığa henüz geçmiş; bir zamanlar Viking olarak barbar sınıfına sokulan, İskandinav halkları da vardır. 1095 yılında Papa II. Urbanus’un çağrısına uyan birçok Avrupalı hanedan üyesi gibi Svend Svensson da başta Danimarka olmak üzere tüm İskandinavya’dan topladığı on beş bin kişilik ordusu ile Kudüs’e doğru yola çıkmıştır. Önce Konstantinopolis’e uğradıktan sonra Kudüs’e gitmek üzere Anadolu içlerine ilerlemiştir. Ancak bu ilerleyişi Akşehir (Φιλομήλιον)’den öteye geçememiş ve emrindeki on beş bin askeriyle burada öldürülmüştür. Yeni yapılacak arkeolojik çalışmalarla desteklendiği takdirde Svend Svensson’un Anadolu’da Haçlılar ile birlikte gerçekleştirdiği yolculuğu Haçlı tarihinin ilgi çekici bir parçası olarak tarih yazınımızdaki yerini alacaktır. Onuncu yüzyıla kadar Avrupa’yı yakıp yıkan akıncılarıyla Vikinglerin Hristiyanlaşması onların Hristiyan dünyanın bir parçası olmasını sağlamıştır. Öyle ki en vahşi hatıralarıyla Vikingler, Avrupa kimliğinin oluşmasında eşsiz bir yer edinmiş ve hızla Haçlı kuvvetleri içinde Müslümanlara karşı Anadolu içlerine de yürümüştür. Burada tanıtmaya çalıştığım tarihsel kişiliği ve Haçlı güçleri içindeki yeri ile Svend Svensson ve emrindeki birliklerin Anadolu’da bıraktığı izler aydınlatılmayı beklemektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2018 |
Submission Date | June 12, 2018 |
Acceptance Date | August 1, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 35 Issue: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.