Dil, kültürlerin, ideolojilerin ve dünyanın algılanması ve değerlendirilmesinde en büyük güçtür. Kültür ve dil, birbirinden sürekli olarak etkilenen ve ayrı düşünülemeyen iki olgudur. Bir toplumun dilini inceleyerek, geleneksel toplumsal cinsiyet bakış açısını, cinsiyet rollerini, güç dağılımını ve önyargılarını gözlemlemek mümkündür. Dildeki erkek egemenliği, kadınların sosyal alandaki ikincil konumunu güçlendirir çünkü cinsiyetçi dilin kullanımı atasözleri, argo, günlük dil ve medya aracılığıyla çok yaygındır. Medyada kadınların temsil edilme şekli, kullanılan dilden büyük ölçüde etkilenir. Medya sosyal değerleri yansıtır ve geleneksel cinsiyet kalıp yargılarını ortaya çıkarır böylece kitle iletişim araçlarında cinsiyet rollerinin temsillerini görmek mümkündür. Kadınlar baskıya maruz kalırlar ve medyada ve dilde ikincil olarak kabul edilirler. Kitle iletişim araçları, özellikle televizyon, geleneksel cinsiyet rollerinin öğretilmesinde önemli roller oynar. Bu çalışma, ataerkil ideolojinin bir aracı olarak medyada dilin nasıl kullanıldığını ve cinsiyeti nasıl yansıttığını göstermeyi amaçlamaktadır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 3 Sayı: 1 |