Bu makalede önce dilin tanımından ve yeryüzündeki dil ailelerinden söz edilmiştir. Sonrasında Türkçenin dünya dil grupları arasında Ural-Altay dilleri grubuna girdiği ve bu dil ailesinin Altay koluna bağlı olduğu ifade edilmiştir.
Türkçemiz kültürümüzün temel taşıdır. O; kimliğimiz, tarihimiz ve milletimizin birliğini ve dirliğini sağlayan en önemli etkendir. Türkçemiz özümüze bağlılığın, asalet ve millî hassasiyetimizin göstergesidir. Onun içindir ki Türkçeyi öğretmek millî bir görev olmalıdır.
Duygu ve düşüncelerimizi ve kalbimize doğan her şeyi dilimizle anlatabiliriz. Bu da dilimizin zenginliği ile olur. Dil zenginliği; dile değer vermek, onu korumak ve doğru olarak kullanmakla elde edilir. Bu zenginlik, dilimizde kelime sayısının zenginliği ve ifade gücü ile ölçülür. Bunları elde edebilmemiz için eski edebiyat metinlerini, halk edebiyatı mahsullerini okuyup anlayacak düzeyde kelime bilgisini edinmek gerekir.
İlk örneklerine VII.yüzyıldan itibaren rastladığımız Türk yazı dilinin X. yüzyıla kadar süren Eski Türkçe dönemini, X. yüzyıldan itibaren Karahanlı, Harezm ve Kıpçak Türkçesinin örneklerinin verildiği Orta Türkçe dönemi takip eder. Makalemizin içeriğinde yer alan edebî eser örnekleri de bu dönemleri kapsamıştır. Bunlardan başka Yeni Türkçe döneminde dil, edebiyat, sözlük ve yeni edebî türlerde yazılan pek çok eser vardır. Bunlar kütüphanelerimizde bizleri beklemektedirler.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 3 Sayı: 2 |