Objectives: This study was conducted to determine the autonomy levels of mothers who were exposed to domestic violence against woman, and to evaluate the effect of their autonomy levels on their children's feeding and health status.
Materials and Methods: This study was conducted in 108 women who were victims of domestic violence and residence in shelters and 157 children of these women aged between 0-5. To reveal the research objectives of domestic violence, women and children who had not experienced violence in their families were included as "control group". The control group included 96 women and 125 children. Height, birth, and current body weight of all infants and children included in the study were recorded. The "Sociotropy-Autonomy Scale" was used to determine the personality traits of the mother, and the "Child Feeding Questionnaire" was used to evaluate her views on her child’s nutrition.
Results: It was determined that 69 of 108 women who were victims of violence participated in the study were sociotropic (63.9%, mean age 30.9±6.81 years), 39 had autonomic personality traits (36.1%, mean age 31.8±7.03 years), whereas 20 of 96 women who were not victims of violence had sociotropic (20.8%, mean age 31.2±5.23 years) and 76 autonomic personality traits (79.2%, mean age 33.2±6.11 years). The birth weight, current height and current body weight of the children of the domestic violence victims (2.8±0.63 kg, 90.6±12.96 cm ve 13.6±3.82 kg, respectively) were significantly lower compared to the children of control women (3.1±0.53 kg, 96.1±11.64 cm ve 15.1±3.17 cm, respectively) (p<0.05).
Conclusion: It had been determined that mothers who were victims of violence had lower ability to participate in decision-making processes regarding feeding their children and their children's anthropometric measurements such as body weight and height were insufficient. Additionally mothers who were victims of violence had more sociotropic personality traits than mothers who were not victims of violence.
Amaç: Mevcut çalışma aile içi şiddete maruz kalmış annelerin otonom seviyelerini belirlemek, annenin otonom seviyesinin çocuğun beslenmesi ve sağlığı üzerindeki etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır.
Gereç ve Yöntem: Araştırmaya aile içi şiddete maruz kalan ve konukevlerinde yaşayan 108 kadın ile bu kadınların 0-5 yaş grubundaki 157 çocuğu dahil edilmiştir. Aile içi şiddetin araştırma amaçlarını ortaya çıkarması için, ailesinde şiddet olmayan 96 kadın ve bu kadınların aynı yaş grubundaki 125 çocuğu araştırmaya “kontrol grubu” olarak dahil edilmiştir. Araştırmaya dahil edilen tüm bebek ve çocukların doğum ağırlıkları ile boy uzunlukları ve mevcut vücut ağırlıkları kaydedilmiştir. Araştırmada annenin kişilik özelliğini belirlemek için "Sosyotropi-Otonomi Ölçeği", çocuğunun beslenmesi hakkındaki görüşlerini değerlendirmek için de "Çocuk Besleme Anketi" kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmaya katılan şiddet mağduru 108 kadının 69’unun (%63,9, ortalama yaş 30,9±6,81 yıl) sosyotropik, 39’unun (%36,1, ortalama yaş 31,8±7,03 yıl) otonomik kişilik özelliklerinde olduğu, şiddet mağduru olmayan 96 kadından ise 20’sinin (%20,8, ortalama yaş 31,2±5,23 yıl) sosyotropik, 76’sının ise (%79,2, ortalama yaş 33,2±6,11 yıl) otonomik kişilik özelliklerinde olduğu belirlenmiştir. Şiddet mağduru annelerin çocuklarının doğum ağırlığı, şu anki boy uzunluğu ile vücut ağırlıkları (2,8±0,63 kg, 90,6±12,96 cm ve 13,6±3,82 kg; sırasıyla), şiddet mağduru olmayan annelerin çocuklarının aynı ölçümlerine (3,1±0,53 kg, 96,1±11,64 cm ve 15,1±3,17 cm; sırasıyla) göre anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur (p<0,05).
Sonuç: Şiddet mağduru kadınların çocuklarını besleme konusunda karar alma süreçlerine katılımlarının ve yetilerinin yetersiz olduğu, bu kadınların çocuklarının vücut ağırlığı ve boy uzunluğu gibi antropometrik bulgularının düşük olduğu belirlenmiştir. Ayrıca şiddet mağduru kadınların daha sıklıkla sosyotropik kişilik özelliği sergilediği saptanmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Health Care Administration |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | August 31, 2022 |
Submission Date | February 7, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |