Amaç: Bu çalışmanın amacı çocuk deplase suprakondiler humerus kırıklarının tedavisinde kapalı redüksiyon çapraz Kirschner K teli uygulaması ile mini lateral insizyon çapraz K teli uygulamalarının bu kırıkların tedavisindeki alternatif yöntemler olarak fonksiyonel sonuçlar açısından karşılaştırılmasıdır. Gereç-yöntem: Çalışmaya kliniğimizde 2005-2006 yıllarında Gartland tip 3 kırığı olan ve takibi yapılabilen suprakondiler humerus kırığı geçirmiş 28 çocuk hasta dahil edildi. Kapalı redüksiyonu takiben iki adet çapraz K teli ile tespit yapılan 11 çocuk hasta bir grupta Grup 1 , lateralden mini açık redüksiyon ve çapraz K teli uygulaması yapılan 17 çocuk hasta bir diğer grupta Grup 2 toplanmıştır. Grup 1 de ortalama yaş 4,6 , Grup 2 de ise 4,9 olarak tespit edildi. Ortalama takip süresi 16.2 ay idi. Hastaların kırık oluşumu ile ameliyata alınmaları arasında geçen ortalama süre Grup 1 de 4, Grup 2 de 6 saat olarak tespit edildi. Bulgular: Hastaların fonksiyonel ve kozmetik bakımdan sonuçları incelendiğinde Grup 1de % 91, Grup 2 de ise % 89 tatminkar sonuç elde edildi. Tüm hastalar göz önüne alındığında ise tatminkar sonuç oranı %90 olarak tespit edildi. Her iki grubun son kontrollerindeki Baumann ve taşıma açıları arasında anlamlı fark bulunamadı. Sonuç: Çalışmamızda cerrahi redüksiyon ve tespit gereken deplase çocuk suprakondiler humerus kırıklarının tedavisinde, kapalı redüksiyon ve çapraz K teli tespiti yapılamayan vakalarda alternatif olarak mini lateral insizyonla açık redüksiyon sonrasındaki çapraz K teli uygulamasının güvenli bir alternatif yöntem olarak uygulanabileceği sonucuna vardık
Humerus Suprakondiler Kırık, Kapalı Redüksiyon, Mini Lateral İnsizyon, K teli. Comparıson Of Cross-Pın Fıxatıon Wıth Kıschner Wıres After Closed Reductıon And After Open Reductıon Wıth Mını-Lateral Incısıon In Dısplaced Supracondylar Humerus Fractures Of Chıldren Absract Background: The aim of this study is to compare the functional results of two alternative treatment methods in displaced supracondylar humerus fractures of children; cross-pin fixation with Kischner wires after closed reduction and cross-pin fixation with Kischner wires after open reduction with mini-lateral incision. Methods: 28 Gartland type III supracondylar humerus fractures of children are included in this study. The treatment and the fallow-up period was in 2005-2006 years in our clinical department. Group-I includes 11 patients in which the treatment was cross-pin fixation with Kischner wires after closed reduction. In group-II 17 patients were treated as cross-pin fixation with Kischner wires after open reduction with mini-lateral incision. The mean age is 4.6 in group-I and 4.9 in group-II. The average fallow-up period is 16.2 months. The mean period between fracture time and operation time is 4 hours in group-I, 6 hours in group-II. Results: The satisfactory functional and cosmetic results are 91% in group-I and 89% in group-II. When all patients are included, this result is 90%. There was no mean difference between Baumann and Bear angles measured in the last controls in both of the groups. Conclusion: In our study we show that cross-pin fixation with Kischner wires after open reduction with mini-lateral incision is a safe alternative treatment method of cross-pin fixation after closed reduction in the children with displaced supracondylar humerus fractures which need surgical reduction and fixation
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | August 1, 2008 |
Published in Issue | Year 2008 Volume: 5 Issue: 2 |
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi / Journal of Harran University Medical Faculty