Osmanlı İmparatorluğu’nun Dağılıp Parçalanma Dönemi’nde içinde bulunulan kötü durumdan çıkış için aydınlar tarafından birçok kurtuluş reçetesi ortaya atılmıştır. Bu reçetelerden birisi de İslâmcılık fikridir. Buna göre birçok milliyeti içinde barındıran devleti bölünmekten kurtaracak yegâne çözüm, Hz. Muhammed’in Veda Hutbesi’nde özellikle vurguladığı İslâm kardeşliği çatısı altında sımsıkı kenetlenmek ve Garp’ın taarruzlarına karşı birlik olmaktır. Bu aydınlar oldukça realist bir bakış açısıyla Adriyatik’ten Çin ve Hindistan’a uzanan geniş coğrafyada İslâm dünyasının içinde bulunduğu geri kalmışlığı kabul etmiş ve bundan çıkış yolunu aramışlardır. Bu aydınlar arasında Osmanlı İmparatorluğu’na Sadrazam olarak görev yapmış Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu Sait Halim Paşa ile İstiklâl Marşı’nı yazan Mehmet Âkif Ersoy bulunmaktadır. Sait Halim Buhranlarımız adlı eserinde görüşlerini derli toplu olarak yazıya dökerken Âkif Safahat adlı eserinde yer alan şiirlerinin fikrî arka planında söyleyeceklerini ifade etmiştir. Her iki isim de eserleri ayrıntılı incelendiğinde manevi vatan, edebiyatta muhit, şuursuz Batı taklitçiliği, hurafelerle örülmüş ve gelenekselleşmiş din, İslâm’ın özüne ters olan ırkçılık ile Batı’yı örnek almadan kendi ayakları üzerine yükselen bir medeniyetmiş gibi algıladıkları Japon medeniyeti gibi konularda birbirine çok yakın sayılabilecek savlar ileri sürmüşlerdir.
During the Disintegration Period of the Ottoman Empire, many salvation recipes were put forward by the intellectuals to get out of the bad situation. One of these prescriptions is the idea of Islamism. Accordingly, the only solution that will save the state, which includes many nationalities, from being divided is the Hz. What Muhammad particularly emphasized in his Farewell Sermon is to unite tightly under the roof of Islamic brotherhood and unite against the attacks of the West. With a very realistic perspective, these intellectuals accepted the backwardness of the Islamic world in the wide geography extending from the Adriatic to China and India and looked for a way out of this. Among these intellectuals are Sait Halim Pasha, the grandson of Mehmet Ali Pasha of Kavala, who served as the Grand Vizier of the Ottoman Empire, and Mehmet Akif Ersoy, who wrote the National Anthem. While Sait Halim wrote down his views in an orderly manner in his work titled Our Depressions, Akif expressed what he would say on the intellectual background of his poems in his work titled Safahat. When the works of both names are examined in detail, they are very close to each other on subjects such as the spiritual homeland, the environment in literature, unconscious imitation of the West, a traditional religion woven with superstitions, racism that is contrary to the essence of Islam, and the Japanese civilization, which they perceive as a civilization that rises on its own feet without taking the West as an example. They put forward arguments that can be considered close.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Modern Turkic Languages and Literatures (Other) |
Journal Section | Original Articles |
Authors | |
Early Pub Date | November 10, 2024 |
Publication Date | December 28, 2024 |
Submission Date | August 23, 2024 |
Acceptance Date | November 5, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 17 |
The articles are licensed under the Creative Commons Attribution 4.0 International License (CC-BY). It is the responsibility of the authors to obtain the necessary permissions for any materials used in the article. The scientific and legal accountability of the articles rests with the authors.