Abstract
Milli Mücadelenin başarıya ulaşmasından sonra yeni kurulan Cumhuriyetin hangi iktisadi kaynaklarla ülkenin ekonomik durumunun gelişeceği yeni iktisat politikalarının neler olacağı en önemli konulardan biriydi. Türkiyenin kuruluş yıllarında gerek insan bakımından gerekse yetiştirilen ürünler bakımından yeterli bir sayı bulunmamaktaydı. Mustafa Kemal Paşa kazanılan askeri ve siyasi zaferlerin ekonomik zaferlerle taçlandırılması gerektiğini ortaya koymuştu. Milli Mücadelenin başlangıcında Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresinde de bu konuyu özellikle dile getirdi. Lozan Barış görüşmelerinin sürdüğü dönemde İzmir’de toplanan İzmir İktisat Kongresinde milli iktisadın temel ilkeleri belirlendi. İzmir İktisat Kongresinde alınan kararlar 1931 yılına kadar ülkenin ekonomik politikasını önemli ölçüde oluşturdu.
Bu dönem içerisinde hükümetler ekonomi alanında üç farklı iktisat politikası izledi. 1923-1929 yıllarında dışa açık, devlet eliyle özel sermayenin teşviki dönemi, 1930-1932 özel sermayeye dayanan himayecilik- ithal ikamei dönemi 1933 -1939 yıllarında ise devletçilik-himayecilik sentezi programları uygulandı Cumhuriyetin ilk yılları ülkenin açık ekonomi koşullarında hızlı bir toparlanma dönemiydi. Ortalama gelirlerle birlikte hem tarımsal gelirlerdeki hem de ücretlerdeki artışlar ekonomik anlamda gelişmenin önemli işaretler idi. Aşar vergisinin 1925 yılında kaldırılması da nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan tarımsal üreticileri olumlu etkiledi. Aşarın ve iltizamın kaldırılması ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturan tarımsal üreticiler üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi, devlet adına vergi toplayan mültezimlerin tasfiyesi ve Reji İdaresi’nin imtiyaz sözleşmesinin fesh edilmesi gibi olaylar kırsal alandaki güç ilişkilerinde yeni bir dönem başlattı. Bu dönemde kurumsal değişiklikler içinde kapitülasyonların kaldırılması, Osmanlı döneminde Avrupalılara tanınan ayrıcalıkların sona erdiğini gösteren en önemli konulardan birisiydi. 1923 Yılında Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra yaşanılan kıtlığın ve tarımsal alanlarda bulunan bataklıkların ülkeye önemli ölçüde zarar verdiği görülmüştü.