The changing social environment with the 21st century has increased the interest in public art and art has turned into a social need. Since the 2000s, both process and result-oriented public art activities have gained a new momentum with experimental works such as pavilions and installations. So much so that this differentiation is reflected in the interaction with art/art product. This study examines the experimentalism of art by examining the similarities in the formal, functional and application fields that emerged with the increase in the number of interdisciplinary experimental public art products such as the pavilion-installation in the 21st century, and their increasingly uniformity in this direction, through examples, and questions the experimentalism of art. Discusses the transformation of public art during the Covid-19 pandemic. In this direction, it has been concluded that in the 21st century, the inauthenticity and repetition of most public art products distances itself between public art and experimentation. In the Covid-19 pandemic process, it is thought that the shift of art, which cannot belong to any context due to social distance, to digital art, can standardize this period, just like the standardization process of experimental public art before the pandemic.
21. yüzyılla birlikte değişen sosyal çevre, kamusal sanata olan ilgiyi artırmış ve sanat, toplumsal bir ihtiyaca dönüşmüştür. Kamusal alandaki sanatsal faaliyetler çeşitlendikçe sanat, kamusal alanın vazgeçilmez bir parçası olmaya başlamıştır. 2000'li yıllardan bu yana hem süreç hem de sonuç odaklı kamusal sanat faaliyetleri pavyon ve enstalasyon gibi deneysel çalışmalarla yeni bir ivme kazanmış ve bu durum kamusal sanatı başka bir noktaya getirmiştir. Öyle ki bu farklılaşma sanatla/sanat ürünü ile olan etkileşime de yansımış ve gelişen teknoloji ile birlikte fiziki erişim dışında kamusal faaliyetlere yeni erişim şekilleri ortaya çıkmış ve kısa sürede yaygınlaşmıştır. Bu çalışma, 21. yüzyılda pavyon-enstalasyon gibi disiplinler arası deneysel kamusal sanat ürünlerinin sayılarının artmasıyla ortaya çıkan biçimsel, işlevsel ve uygulama alanındaki benzerliklerini ve bu doğrultuda giderek tek tipleşmelerini örnekler üzerinden tablolar aracılığıyla ele alarak, sanatın deneyselliğini sorgulamakta ve içinde bulunduğumuz Covid-19 salgını döneminde kamusal sanatın nasıl bir dönüşüm yaşadığını tartışmaktadır. Bu doğrultuda 21. yüzyılda, çoğu kamusal sanat ürününün özgün olamaması ve kendini tekrar etmesinin kamusal sanat ile deneysellik arasına mesafe koyduğu sonucuna varılmıştır. Covid-19 salgın sürecinde ise sosyal mesafeden ötürü herhangi bir bağlama ait olamayan sanatın, dijital sanata kayma halinin tıpkı salgından önceki deneysel kamusal sanatın tek tipleşmesi süreci gibi bu dönemi de tek tipleştirebileceği düşünülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |