• Hocam, akademik uzmanlık alanınız olan "siyasi
hayat ve kurumlar" yanında, kent ve kentleşme meseleleri üzerine de teorik
çalışmalar yapıyorsunuz. Aynı zamanda Kayseri gibi önemli bir şehrin belediye
başkanlığını yapmış olmanız nedeniyle bu konuda pratik deneyimi olan bir
isimsiniz. Bu avantajları göz önünde bulundurarak, sizinle “kent ve politika”
başlıklı bir söyleşi yapmanın faydalı olacağını düşündük. Konuya kuşatıcı bir
teorik çerçeve çizerek başlayacak olursak, kent ve politika arasındaki
münasebeti nasıl değerlendirebiliriz?
Şükrü Karatepe: "Şehir" ve
"politika" kavramları, ancak birbiriyle açıklanabilir. Sosyal
bilimler alanında çok az kavram bu ikisi kadar örtüşür. Kent politikaya,
politika da ancak kentle bağımlı olarak anlam kazanır. Deyim yerindeyse, bu iki
kavram karşılıklı olarak birbirinin "mana ve mefhumunda mündemiçtir".
Kent ve politika kavramları köken olarak da akrabadır. Antik dönemde, yönetim
ve siyaset merkezi olduğu için şehre
“polis” adı verildi. "Polis" politika yapılan yerleşim
birimiydi. Siyasi ve idari organlarını tamamlayan yerleşim birimleri "site
devleti", yani "polis" olmaya hak kazanıyordu. Arapçada şehir
anlamına gelen "medine" kavramı da yönetim organları gelişmiş,
uygarlık ortaya koyan yerleşik toplum demektir. Tarihin her döneminde şehirler,
yönetici sınıfın oluştuğu, siyasi iktidarı ele geçirme iddiası olanların
aralarında yarıştığı yerleşimlerdir. Roma İmparatorluğu "civitas" adı
verilen bir tür güçlü şehirler federasyonuydu. Seçimle oluşan bir yerel
senatosu bulunan civitas, siyasi ve idari örgütleriyle, kendi içinde bütünlüğü
olan bir küçük cumhuriyet gibi yönetiliyordu.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Söyleşi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 5 Sayı: 12 |