This study focuses on the physical and perceptual relationship and contact between the dwelling and its immediate surrounding. The aim of this study is to analyze user experience for a re-definition of private and public spaces as well as the point of contact of these spaces – the interface. This re-definition requires interdisciplinary interaction, cross-scale thinking and mixed-research method. Thus, in-depth interviews were conducted with 24 participants differing in their age, gender, household size and structure, dwelling and settlement typologies. The strategies of adapting themselves for the public actions infiltrating into the private space and of adjusting the dwelling for private actions spreading to the public space were evaluated through decoded interviews and the photographs taken by the participants. Analysis revealed spatial shifts regarding public and private in the dwelling and the immediate surrounding. The findings of the research determine the needs based on user experiences and point out to a new spatial setup required to adjust to these needs. The description of private and public shifts through spatial interfaces draws attention to the fact that architecture and urban planning professions have to cooperate in this intersectional scale for the benefit of the cities and its citizens.
Mesken ve meskenin yakın çevresinin fiziksel ve algısal ilişkisine odaklanan bu çalışmada, özel, kamusal mekân ve eylemlerin temas noktaları olan arayüz mekânlara dair kullanıcının deneyimi üzerinden bir okuma yapılmıştır. Bu okuma, disiplinler arası bir etkileşimi, ölçekler arası düşünmeyi ve yöntem karmasını gerektirmiştir. Bu doğrultuda çalışmada, farklı yaş, cinsiyet, hane halkı büyüklüğü ve strüktürü, farklı mesken ve yerleşim alanı tipolojilerinde pandemi sürecini deneyimleyen 24 gönüllü katılımcı ile derinlemesine görüşmeler yapılmış, katılımcıların görüşmelerde tarif ettikleri mekânsal uyumlanma ve uyarlama örnekleri kendi çektikleri fotoğraflar üzerinden değerlendirilmiştir. Buradan hareketle kullanıcıların pandemi sürecinde mesken ve yakın çevrelerine dair algıları, ihtiyaçları gözlenmiş, özel mekâna sızan kamusal eylemler ve kamusal mekâna taşan özel eylemler için kendilerini uyumlama ve mekânı uyarlama stratejileri anlaşılmaya çalışılmıştır. Kullanıcı deneyimlerinden elde edilen veriler, mekânın değişimi ve dönüşümü çerçevesinde incelenmiş, bu doğrultuda meskende gerçekleşen mekânsal kaymalar tespit edilmiştir. Araştırmanın bulguları, kullanıcı deneyimleri üzerinden ihtiyaçları tespit edip bu doğrultuda gereken mekânsal kurguya işaret etmekte, özel ve kamusal eylemsel ve fiziksel kaymaların tariflemesini arayüzler üzerinden yapmakta ve arayüz tasarımının önemine dikkat çekerek bu kavramı mimarlık ve planlama disiplinlerinin birlikte çalışması gereken bir arakesit olarak sunmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: COVID-19 Sonrası Kentsel Kamusal Mekânların Dönüşümü |