Is the main aim of learning a foreign language limited to a certain extent to expressing
oneself? Even if one starts with this purpose, as one becomes more proficient in a
language, is the benefit mere transfers of meaning? Languages are not only tools for
transferring meanings written or orally; they also shed light on the way native speakers
of that language see the world. They form a source of culture by moreover introducing
a different point f view on life. A foreign language, thus, helps learners of all ages,
educational levels and mentalities by giving them a certain “broad-mindedness” and
“flexibility” over time. French is an occidental language which complies with nearly
all concepts of Turkish. Observing the similarities, and approximations as well as the
differences between the two languages prove that the learner’s society has no monopoly
on “the one absolute truth”. This observation is likely to make the learner more “human”,
more “tolerant,” and more of a “worldcitizen” socially. This thesis will be demonstrated
under the following headings:
A) Grammar acquisition: Experience show that people with a solid knowledge of
grammar in their mother tongue acquire another language with less trouble. A strong
foundation in the native tongue provides a favorable environment for the learning of
another language.
B)Vocabulary: Do the learner’s personal characteristics affect the process of
acquiring vocabulary?
C) Expressions, proverbs: Do the exact or approximate translations of proverbs and
expressions that reflect the social life of a society help us reach a common universal
thinking and feeling?
Bir yabancı dil öğrenmede temel amaç belli bir ölçüde derdini anlatabilmekle mi
sınırlıdır? Bu niyetle başlansa bile, ilerledikçe, sadece basit anlam aktarımları mıdır
kazanılan? Diller anlamları, sözlü veya yazılı olarak aktarmaya yarayan birer araç
olmakla kalmaz; kendi başlarına, o dili kullanan topluluğun dünyaya bakışına ışık tutar.
Bir başka yaşama düzenini de beraberinde getirerek bir kültür kaynağı oluşturur. Bu
özelliği ile yabancı dilin, o dili öğrenme sürecindeki her yaştan, öğrenim düzeyinden ve
zihniyetten öğrenenin düşüncesine belli bir “genişlik”, zamanla da bir “esneklik” vermede
yararı olur mu? Fransızca, Türkçe kavramları yaklaşık olarak karşılayan bir Batı dilidir.
Aralarında benzerliklerin, yakınlıklar kadar ayrılıkların, farkların da gözlemlenmesi
öğrenene “mutlak ve tek doğru”nun kendi toplumunun tekelinde olmadığını gösterebilir.
Bu gözlemin bu dillerle uğraşana duygusal açıdan gitgide daha “insancıl”, daha
“anlayışlı”; toplumsal yönden de daha “dünya vatandaşı” kimliği kazandırma şansı
güçlüdür kanımızca. Bu özellikleri şu başlıklar altında örneklendirmeye çalışacağız:
A-Dilbilgisi Öğrenimi: Deneyimler, anadili dilbilgisi sağlam olanların, yabancı
dilbilgisini daha az zahmetle özümsediklerini gösteriyor. Esasen modern eğitim bilimi yeni
bilgilerin, eskilerinin üzerine eskiler oranında inşa edildiğini kanıtlamıştır. Dolayısıyla
eldeki zengin birikim, yenileri sindirmeye uygun bir zemin hazırlıyor.
B-Sözcükler: Sözcüklerin öğrenilmesinde, öğrenenin kişisel niteliklerinin bir rolü
olabilir mi?
C-Deyimler, atasözleri: Ait oldukları toplum yaşamını doğrudan yansıtan deyimler ve
atasözlerinin birebir eşdeğerleri veya yakın karşılıklarından insanoğlunun evrensel ortak
düşüncesi ve duyuşuna ulaşılabilir mi?
Journal Section | ARTICLES |
---|---|
Authors | |
Publication Date | February 19, 2017 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 2 Issue: 1 |